Doğanın talanına, emek, barış ve demokrasi düşmanlığına ve baskı rejimine karşı mücadelede Demokrasi İttifakında kararlıyız!
Dünya pandemi nedeniyle iyice açığa çıkan ve derinleşen çoklu bir krizle sarsılırken, Türkiye’de de siyasal, ekonomik ve ekolojik alanlarda yaşanan krizlerin artık sürdürülemez toplumsal sorunlar ürettiği bir süreçten geçiyoruz. Ülkedeki toplumsal ve ekolojik yıkımın faili olan siyasi iktidar, dış politikada da saldırgan, yayılmacı ve maceracı bir çizgide ısrar ediyor. Sürdürülen baskıcı, tekçi ve otoriter rejim içeride bir dizi krizle birlikte çöküş sürecine girerken, saldırgan ve yayılmacı dış politika hamleleri de birer birer geri tepmekte, bütün bunların ağır faturası ise yoksulluk ve baskı pençesinde kıvranan halklara kesilmek istenmektedir.
Doğaya yapılan saldırıları birleşik ve bütünleşik bir ekolojik mücadeleyle durduracağız
AKP-MHP bloğu yıllardan beri devam eden süreçte izlediği yanlış politikaların faturasını halka çıkarmak, yoksul ve yoksun kitleleri daha da mağdur etmek için baskıcı yöntemlere her gün daha çok başvuruyor. Salgını bahane eden iktidar, tüm toplumsal direnişleri de engellemeye ve ezmeye çalışıyor. Temel hak ve özgürlüklerimizin yanı sıra yaşam alanlarımız da sistematik bir tehdit altında. Bu talan düzeni uluslararası sömürü zincirinin bir parçası olarak kapitalizmin küresel ilişkilerinden beslenerek sürdürülüyor. Yerli ve yabancı sermayenin ülkenin her bir köşesinde yarattığı ekolojik yıkım ve yaşam alanlarımızın tahribatı hiç olmadığı kadar pervasızlaşmış durumda. Bu yıkıma karşı yine ülkenin dört bir yanında halkların direnişi de giderek yayılıyor. Kaz Dağları’ndan Kuzey Ormanları’na, İkizdere’den Van-Gürpınar’a, Denizli’den Kanal İstanbul’a, Fatsa’dan Munzur Vadisi’ne bir çok alanda ekolojik yıkım hız kazanırken, buralar aynı zamanda ekolojik direnişlerin de birer yerel odağı haline geliyor. Yeşil Sol Parti, Parti Meclisi olarak, ülkenin değişik yerlerinde ortaya çıkan bu direniş odaklarının her biriyle dayanışmanın, onlara destek olmanın ve bu direnişleri birleşik ve bütünleşik bir ekolojik mücadeleye dönüştürmenin önemli olduğunu savunuyor; bunu öncelikli görevlerimiz arasında görüyoruz.
Doğa düşmanı ve rant yaratmaya dönük iktidar politikaları sonucunda çevremizdeki denizler de ölmekte, Boğazlardan ve Marmara’dan yayılan deniz salyası, her gün daha geniş bir bölgede etkili olmaya devam ediyor. Yeşil Sol Parti, Parti Meclisi olarak sermayenin insana ve doğaya düşman bu politikalarına karşı mücadeleyi yükseltmenin vazgeçilmez bir sorumluluk olduğunun altını çiziyor; saldırıların merkezi ve sistematik olduğu tespitinden yola çıkarak başta iklim krizi olmak üzere ekolojik yıkıma karşı mücadelenin de uluslararası perspektifi esas alarak ama yerelde güçlü mücadeleleri örgütleyerek sürdürmenin önemini hatırlatıyoruz.
Sadece Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne değil, planlanan ve yapılmak istenen bütün Nükleer Santrallere karşı direneceğiz
ÇED Olumlu raporuna karşı açılan davanın 7 Haziran’da yapılan Bilirkişi incelemesinde, doğa savunucusu bütün ekoloji ve çevre örgütleriyle dayanışma içinde olacağız. Yeşil Sol Parti, Parti Meclisi olarak, Sinop Nükleer Güç Santrali yapımının durdurulması çağrısını tekrarlıyor, tüm nükleer santrallere karşı olduğumuzu ve bu alandaki mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz.
Çürümekte olan anti demokratik, baskıcı ve otoriter sisteme karşı HDP’yi ve demokrasiden yana olan diğer bütün ezilen kesimleri savunacağız
AKP-MHP iktidar bloğu sürdürdüğü politikalarla bir yandan ekolojik yıkımı hızlandırırken diğer yandan sıra demokrasiden yana olan bütün kazanımları tek tek ortadan kaldırmaya devam ediyor. İktidar bloğunun bu politikalarının hedefinde kadınlar, Kürtler, demokratlar, LGBTİ+ bireyler, gençler başta olmak üzere tüm muhalif kesimler yer alıyor. Bu kesimler, iktidarın kendi yandaşlarını konsolide etme politikasının uzantısı olarak, sürekli saldırıya maruz bırakılıyor. Sadece yasal değil yasa dışı güçlerin de kullanıldığı mevcut rejim, sürdürülebilir olmaktan giderek uzaklaşıyor ve sistemdeki çürüme son dönemde ortalığa dökülen videolarla bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Bir gece yarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı çıkılması, belediyelerle başlayan kayyım atamalarının akademik kurumlara uzanması, Boğaziçi direnişçilerine yönelik baskı ve sindirme politikaları, emek düşmanı uygulamalar, iş cinayetleri ve işten çıkarmalar, temel hak ve özgürlüklerin kullanılamaz hale getirilmek istenmesi, ekonomik kriz sonucunda hızla büyüyen yoksullaşma, paramiliter grupların at oynattığı kolluk örgütleri, keyfi gözaltılar, tutuklamalar, verilen hukuksuz cezalar, içinden geçtiğimiz karanlık sürecin ilk anda sayılabilecek temel sorunları olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca OHAL rejiminin yarattığı KHK mağdurları da bir yandan iktidarın anti demokratik uygulamalarını teşhir ederken öte yandan gasp edilen haklarını geri kazanmak için mücadelelerini sürdürüyor.
Ayrıca her gün yeni bir halka eklenen mafya-bürokrasi-medya-güvenlik bürokrasisi-devlet ilişkiler zinciri, sistemin çürümüşlüğünü gözler önüne seriyor. Bütün bu açmazlarda giderek daha derine saplana sistem, başta Kürt sorunu olmak üzere toplumun kronikleşmiş sorunlarına barışçıl kalıcı çözüm üretmekten gün geçtikçe daha çok uzaklaşıyor. Bütün bu baskıcı politikaların yanı sıra iktidar, HDP üzerindeki baskıyı da arttırmak istiyor.
Yeşil Sol Parti, Parti Meclisi olarak, iktidar bloğunun bu baskıcı rejimi ve HDP’yi hedef alan saldırgan politikaları karşısında suskun kalmanın, ülkede yaratılmak aynı tuzağa düşmek anlamına geleceğini ülkenin demokrasiden yana olan bütün kesimlerine bir kez daha hatırlatmayı önemli bir görev olarak görüyoruz.
Bu karanlık dönemi, en geniş Demokrasi İttifakını güçlendirerek aşacağız
Çoklu kriz kıskacında içinden geçtiği bu karanlık dönemde ülkenin ihtiyacı olan Demokrasi İttifakının yaşamsal değer taşıdığına inanıyoruz. Demokrasi İttifakı sadece seçimlere endeksli olarak tesis edilemez. Hayatın her alanındaki saldırılara karşı herkes kendi durduğu yerden ama ortak bir anlayışla tepki vermek durumundadır. Nükleer santrallerden HES ve JES’lere, Kanal İstanbul’dan emekçilerin, kadınların haklarının gasp edilmesine kadar her konuda iktidara dur demek muhalefeti büyütecektir. Yeşil Sol Parti, Parti Meclisi olarak, yapılacak Demokrasi Konferansı’ının önemine inanıyor ve bu konferanstan yola çıkarak en geniş Demokrasi İttifakının inşasında görev almayı tarihsel bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Özgürlüğü hukuksuz şekilde gasp edilmiş olan Cihan Erdal ve tüm arkadaşlarımızı selamlıyoruz
Daha önce de kamuoyuyla paylaştığımız gibi, partimizin 22-23 Mayıs tarihlerinde yapılan Genel Konferansında bir siyasi soy kırıma dönüşen Kobané Davası nedeniyle 8 aydan bu yana tutuklu bulunan Cihan Erdal, en yüksek oyu alarak Yeşil Sol Parti, Parti Meclisi’ne seçilmişti. Parti Meclisi olarak, hukuksuz bir şekilde halen cezaevinde tutulan Cihan Erdal ve tüm arkadaşlarımızı güzel günlere olan inancımızla ve en güçlü dayanışma duygularıyla selamlıyoruz.
Hedefimiz, tek adam rejiminin sonlandırılması
Öte yandan, önümüzdeki dönemde bir genel seçim çalışmasıyla karşı karşıya kalacağımızı ifade etmek gerekir. Dolayısıyla hem partimizin hem de bileşeni olduğumuz HDP’nin yerel seçimlerde sağlanmış olan ortak bir muhalefet cephesine benzer ama onu da aşan ve büyüten bir yaklaşımla, tek adam rejiminin iktidarının sonlandırılması için en geniş demokrasi ittifakının hayata geçirilmesi için bugünden inisiyatif almanın ve çalışmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Yeşil, özgür ve eşit bir dünya yaratacağız
Hayatın içinde örgütlenmekte kararlıyız. Doğayı, yaşamı, demokrasiyi, adaleti savunan büyük bir ailenin parçası olduğumuzu biliyoruz. Bütün zorlukları birlikte aşacağımıza inanıyor ve Yeşil Sol Parti, Parti Meclisi olarak yeşil, özgür, eşit bir dünya yaratma kararlılığımızı dile getiriyoruz.
06/06/2021
YEŞİL SOL PARTİ
PARTİ MECLİSİ