KONFERANS VE KONGRE SONUÇ BİLDİRGESİ

2.OLAĞANÜSTÜ KONFERANS VE KONGRE SONUÇ BİLDİRGESİ
BURADAYIZ, BİRLİKTE KAZANACAĞIZ
Hızla seçimlere doğru ilerlediğimiz bu dönemde dünya ve ülkemizde çoklu krizler yaşıyoruz. Eskinin çürüdüğü yeninin doğmadığı bu dönem her türlü kötülüğün ortaya çıkabilme ihtimali kadar umudu da içinde taşımaktadır.
Pandemiyle birlikte iyice görünür olan kapitalizmin krizi ile ekolojik yıkım arasındaki bağ çok daha net ortaya çıkmış durumda. Her geçen gün kendini daha da hissettiren iklim krizi nedeniyle insanlık hızla bir yok oluşa sürükleniyor. Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası iyice belirginleşen enerji krizi nedeniyle, bu konuda atılması planlanan kimi olumlu adımların da rafa kalkmış olması karşı karşıya olduğumuz yok oluş tehdidini daha da arttırdığını belirtmek gerekiyor.
Geniş insan kitlelerinin yoksulluk hatta açlıkla mücadele ettiği, savaşlar, işsizlik ve yoksulluk nedeniyle göçmenliğin alabildiğine yaygınlaştığı bir süreçte dünya barbarlık ve uygarlık arasında salınıp durmaya devam ediyor. Bütün bu hal en çok kadınları ve çocukları olumsuz etkiliyor.
Mevcut tablo karşısında dünyanın farklı yerlerinde gelişen direnişler çok önemli olmakla birlikte bir politik programdan uzak daha çok saman alevi gibi parlayıp sönen halde. Ne var ki umudu diri tutan bir dizi gelişme de gerçekleşiyor. Kolombiya, Şili, Brezilya gibi ülkelerde yaşanan gelişmeler tüm dünyada umut uyandırıyor.
Umudu yeşerten unsurlardan birisi de dünyanın dört bir yanında yükselen kadın direnişleri. Bu direnişler öncü bir dinamik olarak 21. Yüzyıla damgasını vuruyor. Son olarak Mahsa Amani’nin katledilmesinin ardından İran’da yükselen kadın direnişi, sınırları aşarak tüm dünyada eşitlik, özgürlük mücadelesi verenlerin umudunu ve direncini büyütmeye devam ediyor. Bu vesileyle Mahsa Amani şahsında erkek-devlet şiddetiyle aramızdan koparılan tüm kadınları bir kez daha saygıyla anıyor ve mücadeleyi yükseltme sözümüzü bir kez daha tekrarlıyoruz.
Dünyada yaşanan çoklu krizlere ek olarak yaşadığımız coğrafyada yaygınlaşarak süren savaşlar ve Türkiye’de kurumsallaşmaya çalışan otoriter tek adam rejiminin yarattığı katmerli sömürü, talan ve hukuksuzluk düzeni, mevcut tabloyu bizler açısından daha da ağırlaştırmış durumda.
Özellikle 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası ülke iktidar eliyle kanlı bir kaos sürecine sokuldu. Bir yandan kitlesel katliamlar, diğer yandan tüm muhalifler üzerinde dozu gittikçe artan baskılar darbe girişimi sonrası yeni bir boyut kazandı. Tek adam rejimi, Ohal uygulamalarıyla güçlendirilerek hukuksuzluk düzeni yeni normal olarak topluma kabul ettirilmeye çalışıldı. Demokratik tüm kazanımlar birer birer rafa kaldırılırken, toplum tekçi, mezhepçi, ırkçı, cinsiyetçi, savaş yanlısı milliyetçi söylem ve politikalarla alabildiğine kutuplaştırılarak bertaraf edilmeye çalışıldı.
İktidar bloğunun sürdürdüğü kutuplaştırma siyasetinde dönem dönem farklı konular öne çıksa da, Kürt sorunu ve cinsiyetçi politikalar her zaman en elverişli konular olarak iktidar tarafından kullanıldı. Kürt sorununda inkara ve imhaya dayalı savaş politikalarıyla köpürtülen şovenizm üzerine inşa edilen milli beka söyleminin bir benzeri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirme adımlarında kadınlar ve Lgbti+’lara dönük saldırılarda genel ahlakı ve aileyi koruma olarak karşımıza çıktı. Tek adamda cisimleşen rejim kendini inşa etmeye çalışırken, kadınların emeğini, bedenini ve kimliğini kendi ideolojik ve politik mücadelesinin en önemli savaş alanı haline getirdi. Kadınların uzun mücadeleler sonucu elde ettiği haklar birer birer tırpanlanırken, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile rejimin ideolojik hedeflerinden biri daha pekiştirilmiş oldu. Ne var ki bu toplumsal muhalefeti yıldıramadı. Bir yandan cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik kriziyle baş etmeye çalışırken, diğer yandan tüm bu baskılara rağmen başka bir ülke için kararlı yürüyüşümüzü sürdürüyoruz.
Başka Bir Dünya, Başka Bir Ülke İçin
İktidar bloğu devletin bütün imkanlarını kullandığı, tüm zor aygıtlarını devreye soktuğu halde yönetme yetisini tamamen kaybetmiş durumda. Bir yandan hayatın her alanında irili ufaklı direnişler süre dursun geniş toplum kesimleri kurtuluş umudunu, önüne gelecek seçim sandığına bağlamış durumda.
Gerçekten de seçim süreci bu ülkenin ekonomik, demokratik, özgürlük sorunlarını çözebilecek bir güç oluşturabilmek bakımından tüm toplumsal muhalefete önemli bir şans veriyor. Bu sorunların çözümünün bir ön koşulu var. Mevcut iktidar bloğunu değiştirmek lazım. Bunu yapamazsak çok zorlu, üzerimize yoğun saldırıların geleceği bir dönem yaşarız. Çürüyen her iktidar gibi bu günkü blok da seçimi kazanması halinde daha sert, daha amansız bir zor ve şiddet kullanımından kaçınmayacağını şimdiden gösteriyor.
Bu zor dönemden çıkmak için üç değişime ihtiyacımız var. İktidar değişimi, rejim değişimi ve sistem değişimi. Bileşeni olduğumuz HDP’nin de içinde olduğu Emek ve Özgürlük ittifakı bu konuda umut veren tek seçenek.
İktidar Bloğu bu seçeneği ortadan kaldırmayak amacıyla HDP üzerindeki baskılarını yoğunlaştırıyor. Bu seçimlerde HDP seçmenini, Kürt halkını seçeneksiz bırakmak istiyor. Buna izin verilemez. Bu ülkenin tüm muhalifleri HDP’nin kapatılmaması için mücadele zorundadır. Yeşil Sol bu konuda üzerine düşenleri yapmaya devam edecektir.
İktidar bloğu, ekonomik krizin yarattığı hoşnutsuzluk yolsuzluk ve rüşvet skandalları ile toplum nezdinde desteğini büyük ölçüde kaybetmiş olsa da, ülkenin ekonomik gücünü elinde tutuyor olması, medya hakimiyeti ve devletin tüm organlarındaki kadro gücü nedeniyle küçümsenemez. Kurtuluş umudunu seçime endeksleyen tüm toplum kesimlerine bu iktidarın değişebilmesi için irili ufaklı mücadelelerin büyütülerek güçlendirilmesi ve sahiplenilmesi gerekliliği anlatılmalıdır.
Seçim sürecinin kolay geçmeyeceği şimdiden görülmektedir. İktidar toplumsal muhalefeti bölmek, bir birine düşürmek ve sindirmek için her türlü yolu deniyor, denemeye devam edecek. Bu durum karşısında bir yandan seçim güvenliğini sağlamaya, diğer yandan iktidarı ilk turda değiştirecek bir işbirliğine ihtiyaç var. YeşilSol bu ihtiyacın toplumsal muhalefetin tüm kesimleri tarafından görülmesi gerektiğine inanıyor ve bu amaçla üzerine düşeni yapmakta kararlıdır.
İktidar bloğu karşısında konumlanan altılı masa mevcut müesses nizama esastan bir itiraz geliştirmeyen, daha çok restorasyonla sınırlı bir ufka sahiptir. Oysa Türkiye’nin birikmiş sorunları ancak radikal demokratik bir programla aşılabilir. Yıllardır üçüncü yol olarak tariflediğimiz bu çizgi bu seçim döneminde partimizin de dahil olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı ile güçlenerek yoluna devam ediyor.
Ne var ki bu rejimi tarihin çöp sepetine göndermek ve başka bir ülke hayalimizi somutlaştırmak için daha geniş bir Demokrasi İttifakına ihtiyacımız var. Yeni bir ülke imkânına yakın olduğumuz bu tarihsel evrede, geçmişin yok sayarak ötekileştirdiği tüm kesimlerin yan yana gelişini örgütlemek zorundayız. Yüz yıllık cumhuriyet tarihine egemen olan tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi, milliyetçi, otoriter anlayıştan koparak, yeni yüz yılda eşitlikçi, özgürlükçü, adil, ekolojik, barışçı, sosyal ve demokratik bir ülkeyi kurmayı hedefleyen güçlü bir demokrasi ittifakını hep birlikte oluşturacak ve mutlaka kazanacağız.
Emekçiler, yoksul çiftçiler, gençler, kadınlar, doğa savunucuları Kürtler, Aleviler, LGBTİ+ bireyler, tüm ezilen kesimler bu sürecin vaz geçilmez özneleridir. YeşilSol bu güçlerin sürece katılmasını kolaylaştırmak üzere çalışmalarına devam etmekte kararlıdır.
Unutmayalım, bu seçim risk alınacak bir dönem değildir. Propaganda, sandık güvenliği, sonuçların güvenliği tüm muhalefet güçleriyle işbirliği içinde gerçekleştirilmelidir. Ortak yürüyüşümüzü güçlendirmek için bir adım daha attığımız Olağanüstü Kongre sonrasında örgütsel yapımızı güçlendirmek, bu sürece hazırlamak zorundayız. Hiç kimsenin geri durma hakkı yok. Yorgun olma hakkımız yok. Hepimiz kalan tüm gücümüzle bu sürece olabilen her katkıyı vermek zorundayız.
İllerde ve ilçelerde umudu büyütecek, seçim sürecine azami katkıyı verebilecek, iktidarı ve tek adam rejimini değiştirmek için tüm gücünü seferber edecek güçlü ve diri bir örgüte ihtiyacımız var. YeşilSol Olağanüstü Kongresi bu durumun farkında ve zaafları giderme kararlılığındadır.
Başta Yeşil Sol kadınlar ve gençler olmak üzere böylesi önemli bir süreçte yan yanalığımızı daha da büyütecek ve mücadelenin ön saflarında olmaya devam edeceğiz.
Buradayız, Birlikte Kazanacağız!

16 Ekim 2022- Ankara

PAYLAŞ