13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madenindeki pasa dağının kayması sonucu yaşanılan felaketin üzerinden üç ay geçmiş olmasına rağmen milyonlarca ton atığın altında kalan 9 işçiden 5’i hala siyanürlü toprak altındayken, Altın Madencileri Derneği ve Dünya Altın Konseyi işbirliğinde 16 Mayıs 2024 tarihinde Ankara Sheraton Hotel’de Altın Madenciliğinde Sorumlu Altın Madenciliği Konferansı düzenlenecek. Bu konferansın tek bir amacı olabilir o da Altın şirketlerinin İliç’te yaşanılan felaketteki sorumluluklarını perdelemek, suçlarını aklamak, felaketin üstünü örtmektir, İliç Katliamını unutturma, üstünü örtme, algı yönetme toplantısını protesto ediyoruz.
Siyanür ölüm demektir. Siyanürlü altın madenciliği 1990’lardan beri Türkiye’nin gündeminde. Siyanürlü altına Bergama’da başlayan itirazımız bugün de devam ediyor. Şirketler daha çok para ve daha çok kâr için siyanürde ısrar ederken, bizler de yaşamın ve doğanın haklarını savunmak üzere siyanürlü altın madenciliğine karşı çıkmakta ısrarcıyız. Oda sıcaklığında bile kolaylıkla buharlaşan siyanür, kullanıldığı her yerde havaya, suya ve toprağa karışıyor. Havaya karışan siyanürü solunumla içimize çekiyor, suya ve toprağa karışan ise oradan bitkilerin, hayvanların ve insanların bünyesine geçiyor. Soluma, su ve gıdanın tüketilmesi yoluyla vücuda alınan siyanür nedeniyle tüm canlılarda akut ve kronik zehirlenmeye, kansızlığa, kalp yetmezliğine, kansere, böbrek yetmezliğine, akıl hastalıklarına yol açıyor ve bunlarla bağlantılı olarak anormal doğumlar gerçekleşiyor. Şirketler, siyanür kullanımını masum gibi göstermeye çalışsa da durum bunun tam tersidir. Türkiye, 2019’da siyanürün halka satışını yasakladı fakat şirketler bu yasağın dışında bırakıldı. Toprağı, havayı ve suyu kirleten siyanür yer altından çıkan altının topraktan, taşlardan kayalardan ayrıştırılması sırasında kullanıyor. Tonlarca toprak siyanürlü suyla yıkanarak, toprağın içindeki altın ayrıştırılıyor. Bu süreçte ortaya çıkan tahribat çok korkunç miktardadır. 1 gram altın elde etmek için yaklaşık 1 ton toprak siyanürle yıkanıyor.
Ülkenin tamamı tehdit altında Özellikle AKP iktidarının sermaye odaklı politikaları ve denetim mekanizmalarının yetersizliği, bu tehditleri artırmaktadır. Siyanürün çevreye, halk sağlığı ve işçi sağlığına verdiği zarar bilinmesine rağmen ülkemizde siyanürlü liç yöntemiyle altın madenciliği yapılmasına izin verilmekte, Her geçen gün yeni arama ve işletme ruhsatları verilmektedir. Halen Ülkemizde 7 bin 500 işletme izinli ruhsat sahasından 19 tanesinde altın üretimi yapılırken, 19 madende siyanür kullanımının vahim sonuçlarından biri ise en son İliç’te yaşandı. Sadece Erzincan İliç’de değil, Ülkenin dört bir tarafı “altın madenciliği” adı altında şirketlerin tehdidi altındadır. Siyanürle altın işletmeciliği ya da siyanürle kimyasal liç yöntemi uygulanarak maden işletmeciliği yapılması yasaklanmalı, bu yöntemle çalışan madenler derhal kapatılmalı, Erzincan İliç’de meydana gelen ekokırım suçunun tüm sorumluları yargılanmalıdır.
Altın üretimi bir gereksinim değildir. Altının Endüstride ve tıpta kullanım oranı çok düşüktür. 2023’te bu oran yüzde 6 olarak gerçekleşmiş ve 297 ton altın teknoloji alanında kullanılmıştır. Dünyada üretilmiş mevcut 218.500 ton altın, bu kullanım ihtiyacını en az 700 yıl karşılayabilir. Kaldı ki yılda 1.200 ton altın geri dönüştürülmektedir. Geri dönüşüm ile endüstriyel altın ihtiyacı neredeyse sonsuza kadar sağlanabilir. İnsan, canlı ve doğa odaklı bir bilim ve mühendislik zaten altın yerine kullanılacak çözümleri bulacaktır ve bulmaktadır. Ayrıca külçe ve granül altın yatakları tüketilmiştir. Topraklara, doğaya, canlılara işkence ederek, yok ederek altın üretmeye, afet üretmeye ihtiyaç yoktur
Altıncı şirketlere dur diyelim
Birleşmiş Milletlere göre dünyada son 30 yılda 70’ten fazla ciddi atık maden barajı kazası yaşandı. Bu kazalarda binden fazla insan hayatını kaybetti. Bir o kadarı da yaralandı. Onlarca insan kayboldu. Milyonlarca insan temiz içme suyuna, sağlıklı gıdaya ulaşamaz hale geldi. AB Parlamentosu 2010 yılında AB Komisyonuna siyanürlü altın madenciliğinin AB topraklarında yasaklanmasını önerdi. Siyanürlü Altın madenciliği şirketlere kâr sağlarken, doğaya ve insanlara ölüm saçıyor. Bir avuç sermaye sahibinin kârına kâr katması uğruna doğal yaşam alanları yok ediliyor ve insanlar ölüyor. Yeşil Sol Parti olarak İliç faciasında kayıp işçilerin cenazesine ulaşılamamışken ve facianın Mezopotamya havzasına verdiği zarar tümüyle saptanamamışken bu konferansın düzenlenmesini protesto ediyor, kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz. Meslek örgütlerine, sendikalara, ülkenin emekten, insan yaşamından ve doğadan yana olan tüm çevrelere çağrımızdır: Havamız, toprağımız, suyumuz ve geleceğimiz için altın şirketlerinin 16 Mayıs’ta yapmak istedikleri bu yüzsüzlüğe dur diyelim.