YAŞAMI SAVUNMANIN YOLU BARIŞI SAVUNMAKTAN GEÇER!

Tüm dünyada ekonomik, ekolojik, sosyal ve siyasal alanlarda büyük toplumsal sorunlar yaşanıyor ve bu durum giderek genişleyen bir paylaşım savaşına dönüşüyor.
Bu savaşların temelinde, hiç kuşkusuz halkların, emeğin ve doğanın sömürüsünün egemenler tarafından sürekli kılınmak istenmesi yatıyor.
İnsanlık tarihi boyunca olduğu gibi bugün de insanı, emeği ve doğayı sömürmeyi hedefleyen, halkları baskı altında tutmayı amaçlayan ve özgürlükleri yok etmeyi hedef alan tüm savaşlar, yaşama karşı işlenmiş en ağır suçlardır.
Kâr, rant ve yeni topraklar elde etmek uğruna başlatılan savaşlar, dünyanın her yerinde yaşam hakkı ihlaline ve ekolojik yıkımlara yol açmaya devam ediyor. Bugün dünyanın hemen her köşesine yayılmış çatışmalar ve kızışan bilek güreşleri aracılığıyla, zamana yayılmış üçüncü büyük paylaşım savaşı yaşanıyor. Tahripkâr bir kapitalist büyüme ve yayılma anlayışı savaş üreterek hem insanların kitlesel ölümlerine yol açıyor hem de doğal yaşam alanlarının geleceğini tehdit ediyor.
Türkiye de AKP-MHP iktidarı tarafından, küresel düzeye yayılmış kâr, paylaşım ve işgal savaşlarının hayata geçirildiği bir bölge haline getiriliyor.
On yıllardan beri uygulanmakta olan güvenlikçi politikalar ve her seferinde yeni bir hamasetle yeniden üretilen tekçi-ırkçı söylem, ülkedeki tüm farklı toplumsal kesimlere karşı açılmış bir savaşın bayraktarlığına dönüşüyor. Yeni imparatorlukçu politikalar, savaşı sık sık sınırlarımızın dışına taşıyor ve Türkiye bölgesel bir savaşın önemli aktörlerinden biri yapılmak isteniyor.
Benzer çatışmalar en yakın coğrafyalardan biri olan Filistin başta olmak üzere yeryüzünün yakın ve uzak birçok bölgesinde sürüyor.
Tüm bu savaşların sorumlusu olan uluslararası sermaye ve kapitalizm, benzer bir kırım siyasetini doğal yaşam alanları üzerinden de hayata geçiriyor. Halkların var olma hakkını ihlal eden bu savaşları yürütenler, doğal yaşam alanlarına karşı açtıkları savaşla da doğanın var olma ve yaşama hakkını ortadan kaldırıyor.
Bugün halkların ve tüm gezegenin geleceğini tehdit eden küresel savaş imparatorluğuna karşı, dünyanın her köşesinde barış talebini yükseltmek en temel sorumluluğumuzdur.
Barış tüm insanlar ve doğal yaşam alanları için savunmaktan asla geri durmayacağımız temel bir yaşam hakkıdır.
Yeşil Sol Parti olarak ezilmiş, hor görülmüş, yok sayılmış, kendi topraklarında adeta sürgün hayatı yaşatılan halklar, ölüm ve geleceksizlik korkusuyla yaşadıkları topraklardan kopmak zorunda bırakılmış yurtsuzlar, her gün yeni bir histeriyle büyütülen şiddet ve savaş politikaları nedeniyle varını yoğunu kaybeden yoksullar, savaşa akıtılan kaynaklar için sermayenin sömürü çarkları içinde giderek yoksullaşan emekçiler, insan şiddetinin hedefi olarak bir katliamın çaresiz kurbanları haline getirilen sokak hayvanları, kapitalist yağma ve bir avuç zenginin kâr hırsı nedeniyle gün geçtikçe hızla yok olan doğal yaşam alanları için barışı ve adaleti savunacağız.
Egemenlerin insanlığa ve doğaya karşı savaş yoluyla işledikleri tüm suçları durdurana kadar barış mücadelemize devam edeceğiz.