SURİYE’DEKİ ALEVİ KATLİAMINI LANETLİYORUZ!
İçinde Türkiye’nin de bulunduğu batılı egemen güçlerin planlaması ve desteğiyle Suriye’de yönetimi ele geçiren HTŞ, SMO ve benzerlerinin ülkede yarattığı […]
(11 OCAK 2025)
Barış ve Demokratikleşme İçin Ortak Mücadele
Suriye’deki iktidar değişikliği ve İmralı görüşmeleri Türkiye’yi yeni bir evreye taşıyacak gibi gözüküyor. Esas olarak Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesine bağlı olarak şekillenecek gelişmeler ülke içindeki politik çekişme ve dizilimleri de derinden etkileyecek. İktidar Bloğu bu süreci kendi çıkarları doğrultusunda azami biçimde kullanmak için her türlü manipülasyonu yaparken demokratikleşmeyi, eşitlik, adalet ve özgürlüğü savunan güçler ne yapacak sorusu yakıcı bir önem taşıyor.
Ortadoğu’da Hamas’ın İsrail’e karşı eylemiyle başlayan süreç Lübnan ve sonrasında Suriye’deki BAAS iktidarının neredeyse hiç direniş göstermeden devrilmesiyle yeni bir evreye ulaştı. HTŞ öncülüğündeki güçlerin bütün vaatlerine rağmen Esad yönetiminden daha demokratik bir rejim kuracaklarını beklemek tarihlerine bakınca çok da mümkün gözükmüyor.
Bütün bu gelişmeleri sadece Ortadoğu ve Suriye’nin iç dinamikleri ile okumak mümkün değil. Küresel sermayenin farklı odaklarının bir anlamda 3. Paylaşım Savaşı kapsamında yaptıkları bir düzenleme hamlesi olarak okumak daha doğru gibi gözüküyor. Bu hamlenin şimdilik kaybedenlerinin Rusya ve İran olduğunu söylemek mümkün. İran’ın Direniş Ekseni büyük bir güç kaybına uğramış durumdayken Rusya’nın hava ve deniz üslerini halen koruyor olması zımni de olsa bir anlaşmanın var olabileceğine işaret ediyor.
Türkiye Suriye’deki iktidar değişikliğini destekleyen ve bazı yorumlara göre tetikleyen bir rol oynamış gözüküyor. Özellikle iktidar yanlısı yayın organları bu konuda hayli yoğun bir propagandayı gündeme getiriyorlar. Ne var ki ne uluslararası konjonktür ne de sahadaki gerçeklik bunula tam olarak örtüşmüyor.
Ortadoğu savaşları tüm halkları ama özellikle Filistin ve Kürt halklarını derinden etkiliyor. İsrail’in yayılmacı ve saldırgan politikaları sonucunda on binlerce insan hayatını kaybederken örgütlenmeleri de büyük darbeler aldı. Güncelle sınırlı bir bakış yeniden güç toplamalarının çok zor olacağını düşündürse de bizzat kendi tarihleri küllerinden yeniden doğmanın örnekleriyle dolu. Bu nedenle Filistin halkının meşru talepleri karşılanıncaya kadar savaşmaya devam edeceğini gözden kaçırmamak gerekiyor.
Süreç Kürt halkı için imkânlar ve tehditler içeriyor. BAAS rejiminin inkârcı politikalarından kurtulma ve haklarını kazanmış eşit yurttaşlar olarak yaşama olanağına fiilen ve mücadele sonunda kazandıkları bu günkü statülerini kaybetme riski de karşılarında duruyor.
Bu gelişmeler Türkiye’yi de derinden etkiliyor. Ortadoğu’da hâkim bir güç olmayı hedefleyen iktidarın, dengeleri ve ihtimalleri değerlendirdikten sonra bizzat Devlet Bahçeli’nin ağzından Abdullah Öcalan’ı adres göstermesi, tecrit konusunda adım atması tesadüfi veya iç politikanın ihtiyaçları nedeniyle atılmış bir adım değil. İktidar bloku, bir yandan saldırgan siyasetini sürdürürken, diğer yandan sınırlı görüşme zeminleri hazırlıyor. İktidarın şimdiki hamleleri dokuz yıl önceki süreci tamamlamak için değil, devletin Kürt mücadelesini bastırma siyasetinin başarısız olduğunu itiraf etmesinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Görülen o ki İktidar Bloğu Ortadoğu’da Kürtlerin taleplerini görmeden bir rol oynayamayacağını fark etmiş durumda. Ülke içindeki Kürt halkının taleplerini karşılamak yönünde adım atılması ise bunun doğal ve zorunlu ayrılmaz parçası olarak karşımıza çıkıyor.
İktidar Blokunun bunu tümüyle iyi niyetli ve gönüllü olarak yapmak istediğini düşünmek tarihe bakınca mümkün değil. Bu adımlar ülke içi ve dışındaki Kürt halkının, demokratikleşme ve barış isteyen güçlerin yıllar süren mücadelesinin sonucu olarak atılma zorunda kalındı. Bu gerçeği görmemek süreci iktidarın insafına terk etmek gibi hayati bir risk taşıyor.
İktidarın bu süreçte kendi çıkarlarını azamileştirecek, demokrasi ve barış güçlerinin taleplerini en az biçimde karşılayacak politikalar izleyeceği herkes tarafından görülen bir gerçeklik. Bu nedenle tüm muhatapların sürece kuşkuyla yaklaşmaları anlaşılır bir durum olarak ortaya çıkıyor.
İktidar Bloğu farklı sözcülerinin ağzından yeni bir evreye girildiğini dile getirirken konuyu sadece PKK ve PYD’nin silah bırakması çerçevesinde ele alıyor. Türk ve Kürt kardeşliği gibi söylemler sadece süsleme amacıyla kurulan ve hiçbir somut öneri içermeyen bir retorik olarak kalıyor. Bu durum kuşkuları daha da arttırırken insanları Erdoğan’ın yeniden seçilme hamlesinin ilk adımı olduğu yönünde bir düşünceye doğru itiyor.
Oysa bu gerçekçi bir değerlendirme değil. Bu sürecin bir yan ürünü olarak böylesi bir hedef tanımlanmış olsa bile esas amaç, Kürt halkını yanına çekerek Ortadoğu’nun yeni dengelerinde daha güçlü bir pozisyon elde etmek; bu asla gözden kaçırılmaması gerek bir durum.
Bu durum demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlüğü savunan tüm güçlere sürece aktif olarak müdahil olabilecek bir sol bir odağı oluşturmak sorumluluğunu yüklüyor. Bu sadece ülkemiz için değil tüm Ortadoğu halkları için bir ihtiyaç olarak karşımızda duruyor.
Demokratikleşme olmadan barışa ulaşılamayacağı tüm tarihsel deneylerde ortaya çıkmış bir sonuç olarak önümüzde dururken, sürece seyirci olmak doğru bir tutum olmayacaktır. Bu talep sadece Türkiye için değil Suriye ve tüm Ortadoğu için yüksek sesle dile getirilmelidir. Sol bir odak yaratabilmenin ilk koşulu böylesi bir güç birliğini gerçekleştirmekten geçmektedir.
Kürt halkının, emekçilerin, ekoloji ve hayvan hakları mücadelesini verenlerin, kadın ve LGBTİ hareketlerinin taleplerini içeren bir mücadele ekseni böyle bir odağın asli programını oluşturacaktır. Böylesi bir program etrafında oluşturulacak mücadele birliği toplumun geniş kesimlerinin önce gözlerini dikmesini sonra bir umut olarak görmelerini sağlayacaktır.
Yeşil Sol Parti bu yoldaki çabalarına devam etmekte kararlıdır.
İçinde Türkiye’nin de bulunduğu batılı egemen güçlerin planlaması ve desteğiyle Suriye’de yönetimi ele geçiren HTŞ, SMO ve benzerlerinin ülkede yarattığı […]
YEŞİL SOL PARTİ PARTİ MECLİSİ TOPLANTISI SONUÇ METNİ (20 ARALIK 2024) Yeşil Sol Parti Programında da belirttiğimiz gibi “Devam eden […]
AKP İktidarının Sorumsuzluğu İklim Krizinin Etkilerini Derinleştiriyor AKP iktidarı, 11-22 Kasım tarihleri arasında Bakü’de gerçekleştirilen COP29 Taraflar Konferansında tercihini iklimden, […]
Taşeron, güvencesiz çalışan, iş cinayetlerine kurban edilenler için,Yaşam ve çalışma hakkı hukuksuzca ellerinden alınan KHK’lılar için,Patriarkal düzenin cinsiyete dayalı eşit […]