
BASINA VE KAMUOYUNA
Bu ülke tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. 29 kişinin 31 yıl önce İstanbul Üniversitesinden aldıkları diplomaları iptal edildi. İBB […]
Sarayın ve meşruiyetini kaybetmiş iktidarın yönlendirmesiyle hareket eden ve bir operasyon aracına dönüştürülmüş olan iktidar yargısı eliyle modern tarihte eşine az rastlanır şekilde hukuk cinayetleri dizisi yaşanıyor. “Bu kadarı da olamaz” denilen ne varsa, bugün Türkiye’de işbaşında bulunan iktidar blokunun darbeci uygulamaları sonucunda hepsi gerçekleşiyor.
Bir yandan barışçı çözüme kapı aralıyormuş gibi gözüken iktidar bloku, öbür yandan çözümsüzlüğü, ayrışmayı ve çatışmayı dayatarak toplumsal ve siyasal bir kaosa yol açıyor.
Çözüm zemini oluşturma iddiasıyla, halkın iradesinin kayyımla gasp edilmesine yönelik darbe rejimi uygulamaları birbirine zıt tutumlardır.
Toplumsal uzlaşıdan yana olan hiç kimse, Kent Uzlaşısıyla ortaya çıkan barışçı ve sivil iradeyi hedef alamaz. Sorunların şiddetsiz çözümünü savunan herkes, demokratik sivil siyasetin alanına dokunmamak ve bu konudaki samimiyetini göstermek zorundadır.
Saraydan gelen talimatla hareket eden yargı, hukuk zemininden kopmayı rahatlıkla göze almakta ve mevcut yasaların dahi çizdiği sınırları bizzat yargı kararlarıyla ihlal etmektedir. Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan TÜSİAD soruşturmasının tek nedeni sermaye temsilcilerinin hoşa gitmeyen serzenişleri olmuştur. Bugünkü iktidar bloku eleştiri bir yana, en küçük serzenişe veya yakınmaya dahi tahammül edememektedir.
Artarak devam eden baskı, yıldırma, gözaltı ve tutuklama furyasının bir diğer amacı da bugün milyonlarca yurttaşın en temel sorunlarını görünmez kılmaktır. Birçok sorunla baş başa bırakılan açlık ve yoksulluk kıskacındaki milyonlarca yurttaş, iktidar tarafından üretilen ve var olanlara her gün yenisi eklenen krizlerle boğuşmak zorunda kalmaktadır.
En son yeni bir kumpas operasyonuyla 18 Şubat’ta gözaltına alınan ve HDK soruşturması kapsamında adliyeye sevk edilen, aralarında gazeteci, sanatçı, sendikacı, avukat ve siyasi parti temsilcilerinin yer aldığı 50 kişiden 30’unun tutuklanması, toplumda oluşan uzlaşı ve barış beklentilerine iktidar bloku tarafından indirilmiş yeni bir darbedir.
Tüm bu uygulamalar, toplumun çözüm beklentilerini boşa çıkarmak, yurttaşlar ve toplumun farklı kesimleri arasında çatışma ortamını körüklemekten ve ayrıştırma yaratmaktan başka bir işe yaramıyor.
İktidar, “varlığınızı sürdürebilmenizin tek yolu mutlak ve sınırsız bir biattır.” demek istiyor.
Ancak biz, bu ülkenin vicdanlı ve erdemli tüm yurttaşları altını çizerek bir kez daha söylüyoruz:
“Gerçek yürüyor ve hiçbir şey onu durduramayacak!”
YEŞİL SOL PARTİ
MERKEZ YÜRÜTME KURULU
Bu ülke tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. 29 kişinin 31 yıl önce İstanbul Üniversitesinden aldıkları diplomaları iptal edildi. İBB […]
8 Mart Dünya Kadınlar GünüEşitsizliğe Karşı Mücadele, Barışa Giden Yol 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların yüzyıllardır süregelen mücadelelerini, direnişlerini […]
İKLİM KANUNU TASARISINA KARŞI ÇIKILMALIDIR.Yeşil Sol Parti muhalefet partilerini ziyaret ederek İklim Kanunu tasarısına karşı çıkmalarını istedi.Yeşil Sol Parti Eşsözcüleri […]
İktidar bloku tarafından kapalı kapılar arkasında hazırlanarak Meclis gündemine getirilen “İklim Kanunu”, iktidar milletvekillerinin çoğunluğu sayesinde Meclisteki komisyondan geçirildi ve […]