
BASINA VE KAMUOYUNA
Bu ülke tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. 29 kişinin 31 yıl önce İstanbul Üniversitesinden aldıkları diplomaları iptal edildi. İBB […]
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Eşitsizliğe Karşı Mücadele, Barışa Giden Yol
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların yüzyıllardır süregelen mücadelelerini, direnişlerini kutladığımız bir gün. Aynı zamanda 8 Mart kadınların yaşadığı eşitsizliklere, ayrımcılığa ve şiddete karşı sözünü söylediği gün.
Bu 8 Mart’ı küresel ve çoklu krizlerin derinleştiği, insanlığın var ettiği bütün ilerici değerlerin lime lime edildiği bir süreçte karşılıyoruz. Yoksulluk ve eşitsizliğin alabildiğine arttığı, savaş adı altında açıktan soykırım suçlarının işlendiği, yerlerinden, yaşamlarından edilen milyonların var olduğu, kar hırsıyla dünyanın büyük bir yok oluşa doğru hızla sürüklendiği, dijital format atılmış yeni faşizm heveslerinin insanlığı barbarlığa doğru savurduğu bir süreç. Yaşanan bu alt üst oluş dünyanın her yerinde elbette en çok kadınları etkiliyor. Otoriter popülizmin etkili olduğu her yerde kadınların bedeni, kimliği, emeğine dönük saldırılar her geçen gün daha da artıyor.
Ülkede ise rejim varlığını sürdürebilmek için elinde kalan yegane enstrümanlar olan savaş, baskı ve zor politikasından medet ummaya devam ediyor. Adaletin ve eşitliğin teminatını sağlamak zorunda olan iktidar hukuk devletini rafa kaldıran uygulamalarına her gün yenisini ekliyor. Seçimle kazanılan belediyelere kayyım atanması ile halkın iradesi yok sayılıyor. Toplumsal muhalefeti yürütenlerden iş insanlarına kadar hükümete karşı ifade kullanan herkesin gözaltına alınması ve tutuklanması, barış ve demokrasi talep eden tüm kesimlere uygulanan düşman hukuku, korku imparatorluğu anlayışının ötesine geçmiş bir diktatörlük yönetimini çağrıştırıyor.
Toplumu derinden etkileyen ekonomik kriz ve yoksulluk karşısında yükselen sesler de iktidarın hukuk sopası ve baskı politikalarıyla ezilmeye devam ediyor. Milyonları açlık sınırının altında asgari ücrete mahkum eden iktidar, ardından açıkladığı aile yılı ilanı ve çocuk teşvikleriyle kendi ekonomik açmazını kadınlar üzerinden kapatmanın hesabını yapıyor. İktidarı boyunca kadını erkekle eşit haklara sahip bir birey olarak değil eve ve aile içinde annelik rolüne sıkıştırmaya çalışan siyasi iktidar kendi sorumluluklarını kadınların sırtından aile içine havale etme derdinde. Milli, manevi değerler ve ailenin önemi güzellemelerinin ardındaki gerçekleri çok iyi biliyoruz aslında. Bir yandan kadınların ev içinde tüm bakım ve yeniden üretim işlerini karşılıksız ve eksiksiz olarak yerine getirirken diğer yandan sistemin ucuz iş gücü ordusu için bol bol çocuk doğurmamızı istiyorlar. Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin en önemli suç mahalli olan aileyi kutsallık örtüsü altında temize çekmek istiyorlar. Nafaka hakkı başta olmak üzere kadınların tüm kazanımlarını aile kutsallığı, milli manevi değerler adı altında pazarlayarak dört duvar arasına gömmek istiyorlar.
Biz kadınlar iktidar blokunun bize biçtiği deli gömleğini yırtıp atmakta her zamankinden daha kararlıyız. Ne haklarımızdan ne karanlığa boğmak istedikleri hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz. Demokrasi, eşitlik, özgürlük ve barış demeye iktidarın bütün baskıları karşısında direnmeye devam edeceğiz. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine karşı sesimizi yükseltmekten, İstanbul Sözleşmesine geri dönülmesi ve 6284’ün etkili uygulanmasını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz. Cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğrayan hatta iktidarın söylem ve politikalarıyla hedef haline getirilen LGBTİ+’larla yan yana mücadele etmeye devam edeceğiz. İşimize aşımıza göz koyan, emeğimizin üstüne çöken bu yağma düzenine karşı iş yerlerimizden, fabrikalardan ve tüm yaşam alanlarımızdan ses vermeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bu 8 Mart’ta da dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de bulunduğumuz her yerde kız kardeşlerimizle omuz omuza taleplerimizi haykıracağız. Ve bir gün mutlaka eşit, adil bir düzen içinde 8 Mart’ı şenliklerle kutlayacağız.
Bu ülke tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. 29 kişinin 31 yıl önce İstanbul Üniversitesinden aldıkları diplomaları iptal edildi. İBB […]
İKLİM KANUNU TASARISINA KARŞI ÇIKILMALIDIR.Yeşil Sol Parti muhalefet partilerini ziyaret ederek İklim Kanunu tasarısına karşı çıkmalarını istedi.Yeşil Sol Parti Eşsözcüleri […]
İktidar bloku tarafından kapalı kapılar arkasında hazırlanarak Meclis gündemine getirilen “İklim Kanunu”, iktidar milletvekillerinin çoğunluğu sayesinde Meclisteki komisyondan geçirildi ve […]
Sarayın ve meşruiyetini kaybetmiş iktidarın yönlendirmesiyle hareket eden ve bir operasyon aracına dönüştürülmüş olan iktidar yargısı eliyle modern tarihte eşine […]