Adalet ve Hukuk Mumla Aranırken, Hiçbir Darbe Girişimi İle Mücadele Edilemez!

Bundan 1 yıl önce, 15 Temmuz gecesi, sivil siyasete yönelik, askeri bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Bir süredir, başta Kürt meselesi olmak üzere, rejim krizine bağlı olarak iktidar bloğu içinde cereyan eden çelişkiler çatışma boyutuna ulaşmış, iktidar içi kavga hükümete karşı bir darbenin de fitilini ateşlemiştir.

 

Türkiye tarihine kara lekeler ile geçmiş bütün darbelerde olduğu gibi, bu darbe girişiminin de temel hedefi, sivil, demokratik siyaset ve eksiklide olsa bugüne kadar kazanılmış demokratik yaşamımız olmuştur.

 

Darbelerle sınanmış ve büyük bedeller ödemiş olan Türkiye toplumunun farklı siyasal yapıları ikirciksiz bir şekilde, demokratik siyaset alanına yönelik bu girişim karşısında tutum alıp, demokrasiden ve özgürlüklerden yana tavır almışlardır.

 

Yeşil Sol Parti olarak;

15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından yaptığımız açıklamalarda, darbeye karşı olduğumuzu, darbe süreçlerini tetikleyen ve hazırlayan otoriter rejimden bir an önce arınmamız gerektiğini ve demokrasi açığımızı kapatarak, barış içinde bir arada yaşama hakkımızı garanti altına alacak adımların atılması gerektiğini ifade ettik.

 

Ne yazık ki, hükümet bu konudaki uyarılara kulak tıkamakla kalmamış, 20 Temmuz 2016 tarihinde OHAL ilan etmiş, ilerleyen süreçte meclisi devre dışı bırakmış, parlamentoya ve demokratik muhalefete sivil hükümet eliyle bir siyasi darbe yapma yolunu seçmiştir. “Allah’ın lütfu” olarak gördüğü darbe girişimini fırsata çeviren İktidar, ülkeyi tekçi bir anlayışla yönetmeyi, KHK’lar ile kamusal alanı tarumar etmeyi, halkın iradesini hiçe saymayı, onlarca milletvekili ve belediye başkanını, akademisyen ve yazarları tutsak etmeyi, on binlerce kamu emekçisi ile ülkenin geleceğini faşizan uygulamaları ile karartmayı kendisine düstur edinmiştir.

 

Bu süreçte yasama, yürütme ve yargı tek bir ağızda toplanmış; ne buyuruluyorsa yargı ona uymuş ve sonuçları tartışmalı 16 Nisan referandumu ile de bu sürece yasal kılıf dikilmiştir.

 

15 Temmuz’dan bu yana yaşanan hukuksuzluk, erozyona uğratılan haklar, hiçe sayılan özgürlükler, adaletsizlik ve bunların karşısında demokrasi güçlerinin verdiği mücadele, Ana Muhalefet Partisini de bu konuyu gündem yapmaya zorlamıştır. Milyonlarca insan kenetlenerek sesini yükseltmiş ve ‘Hak, Hukuk, Adalet’ talebiyle meydanları doldurmuştur. Ancak siyasi iktidar, toplumun önemli bir kesiminin bu güçlü ve haklı talebini küçümseyen, görmezden gelen bir tavır içinde yürümeye çalışmaktadır.

 

Özgürlük alanlarını daraltmak, demokratik sivil siyaseti işlevsiz kılmak, muhalefet edenleri cezaevleriyle susturmaya kalkmak, darbeyle mücadelede samimi olmadığınızı, aksine darbeci zihniyetin en yetkin uygulayıcısı olduğunuzu gösterir.

 

Adalet ve hukuk memlekette yollara düşmüş aranıyorsa, demokratik, özgürlükçü, ekolojik bir yönetim anlayışının kırıntısına sahip bir İktidardan bahsetmek dahi mümkün değildir. Böylesi bir İktidar da ne darbecilikle mücadele edebilir ne de darbe gibi meselelerde toplumun farklı kesimlerinin ortak tutum almasını sağlayabilir.

 

15 Temmuz 2017

Eylem Tuncaelli – Naci Sönmez

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri

PAYLAŞ