Avrupa Yeşilleri Olarak Hazırladığımız COVİD-19 Krizine Yanıtlar Bildirimiz

Gezegenimizde bundan önce bu kadar kısa sürede bu kadar çok kişiyi etkileyen bu ölçekte çok az sayıda kriz oldu. Bu, insanlığın birlikte yüzleşmesi gereken, toplumlarımız için eşi görülmemiş bir meydan okumadır. Bu krizden daha akıllanmış ve daha güçlü çıkmamızı sağlayacak şey milliyetçilik veya egoizm değil dayanışma ve yürekten işbirliğidir. Kimseyi ardımızda bırakmadan, birlikte açık yüreklilikle yüzleşmeliyiz

Biz, Avrupa Yeşilleri, pandemiyle mücadelede yer almak üzere birlikte harekete geçiyoruz. Hep beraber;

• Virüs kapmış, kendi hayatları kadar aileleri ve arkadaşları için ve onlarla birlikte savaşan herkesi yürekten anlıyor; bu hastalıktan sevdiklerini kaybedenlerin üzüntüsünü paylaşıyoruz.

• Virüsten etkilenenler için yaşamlarını riske atanlara dayanışmamızı ve içten minnetimizi sunuyoruz. Toplumumuz için yaptıklarına paha biçilemez; unutulmamalıdır ve unutulmayacaktır. Temel hizmetlerin sürdürülmesini sağlayan ve her gün kendi sağlığını riske atan tüm çalışanlara da ne kadar teşekkür etsek azdır.

• Toplumlarımızın yeni günlük gerçekliğimizle başa çıkmasına yardımcı olan halkın ve örgütlü sivil toplumun AB çapındaki girişimlerini ve yaratıcı çözümlerini alkışlıyoruz. Ayrıca, bu krizi yönetmede ön cephede yer alan yerel yönetimlerin ve idarelerin rolüne de büyük değer veriyoruz.

• Ülkeler ve bölgeler arasındaki dayanışmalara takdirle tanıklık ediyoruz. Öte yandan, bu kriz sırasında AB üyesi ülkelerin, özellikle tıbbi malzeme çağrısı yanıtsız kalan İtalya’yı ve mevcut durumdan büyük ölçüde etkilenen İspanya’yı dayanışmadan mahrum bırakmasını esefle karşılıyoruz. Tüm üye ülkelerden ve AB kurumlarından, tıbbi malzemelerin en stratejik üretimini ve verimli kullanımını, bilgi ve uzmanlık alışverişini, ekonomik desteği ve temel ihtiyaç malzemelerinde kıtlık olmaması amacıyla malların serbest dolaşımını garanti altına almak için bölgemizdeki tüm Avrupa devletleri ile koordinasyon içinde çalışmalarını istiyoruz.

• Özel sektör de krize karşı duyarlı sorumluluk ve yaratıcılık örnekleri sergilemiştir. Fakat bu alanda da nüfusun haklı kaygılarını sömürerek haksız çıkar sağlama girişimleri görüyoruz. Bu girişimlerin başında gelenlerden biri olan, özel veya kamu kurumları tarafından kişisel verilerin büyük çaplı toplanmasına şiddetle karşı çıkıyoruz.

• AB hükümetlerinin şu anda sağlık krizinin ve onun sosyal ve ekonomik sonuçlarının üstesinden gelmek için en iyi yolu belirlemeye iyi niyetle çalıştıklarını görüyoruz. Yeşiller olarak hükümette veya muhalefette, nerede olursak olalım, ortak hedeflere katkıda bulunmak için hiçbir çabamızı esirgemiyoruz.

• Ancak bazı AB hükümetlerinin, özellikle acil durum önlemleri konusunda taraflı davranmalarından ciddi olarak endişeleniyoruz. Temel haklar ve insan haklarına yapılacak herhangi bir kısıtlama mümkün mertebe bu süreçle sınırlı olmalı ve her durumda etkili ancak orantısız olmamalıdır. Bazı hükümetlerin pandemiden siyasi olarak yararlanma girişimlerinden derin kaygı duyuyoruz. Kriz, demokratik kontrolleri ve dengeleri ya da sosyal haklar ve emekçi haklarını yok etmek için bir bahane olarak kullanılmamalıdır. Hükümetler hesap verebilir olmalı ve olağanüstü yetkiler iyi niyetle uygulanmalıdır.

• Komisyon ve Avrupa Merkez Bankası’nın bu krizin ekonomik ve sosyal sonuçlarını hafifletmek için “ne gerekiyorsa” yapacakları yönünde hali hazırda AB düzeyindeki taahhütlerini, özellikle de İstikrar ve Büyüme Paktı’nın askıya alınması ile AMP’nin parasal genişleme planını memnuniyetle karşılıyor ancak daha ileri adımlar atmaları gerektiğine inanıyoruz. Özellikle en ciddi şekilde etkilenen üye devletler için politik olarak tehlikeli koşullar taşımayan hibeler ve düşük faizli krediler yoluyla finansal yardım talep ediyoruz. Hükümetler ve AB kurumları, sağlık ve toparlanma politikaları için gerekli fonları yaratmaya yardımcı olmak amacıyla Eurobond çıkarmak üzere birlikte çalışmalıdır.

• Aynı zamanda üye devletlerin ve AB’nin, büyük çaplı iş kayıplarını önlemek ve özellikle en savunmasız durumdaki işçilerin gelirini sabitlemek için güçlü tedbirleri şimdiden planlamak için koordinasyon içinde çalışmalarını şiddetle öneriyoruz. Zira krizin ardından, küçük ve orta ölçekli firmalarla kendi işlerini yapanlara odaklanacak ve ekonomimizi sosyal-ekolojik bir dönüşüme yönlendirmeye katkıda bulunacak bir yatırım paketine ihtiyacımız olacaktır.

• Bu krizin küresel boyutunun ve Avrupa ülkelerine Avrupa dışındaki pek çok devlet tarafından zaten dayanışma teklif edildiğinin farkındayız. AB’nin dayanışması da aynı şekilde olmalı, AB ile sınırlı kalmamalı, özellikle Güney yarıküredeki ülkelere gerekli insani yardımı ve en iyi tıbbi imkânları sağlamalıdır. AB, etkili bir tıbbi müdahale geliştirmek (aşılar için ortak araştırma vb.) ve bu araştırmayı paylaşmak için Dünya Sağlık Örgütü ve diğer uluslararası kuruluşlarla maksimum işbirliği yapmalıdır.

Krizle mücadelede yönümüzü belirlerken aşağıdaki temel ilkeleri izlememiz gerektiğine inanıyoruz:

1. El birliğiyle kimsenin, özellikle de toplumlarımızdaki ve çeperlerindeki en savunmasız olanların geride kalmamasını sağlamalıyız. Kriz yönetimimiz adaletsizliği ve dışlanmayı asla derinleştirmemelidir. Bu kriz yönetiminin, özellikle, AB ve üye devletlerinin diğer Avrupa ülkeleriyle birlikte, Yunan adalarındaki mülteci kamplarında kötüleşen durumu hafifletmek için acilen ve sorumlu davranmalarını engellememesi gerektiğine inanıyoruz. Bu adalardaki mülteci kampları, koronavirüse karşı sağlık hizmetlerine, karantinaya ve diğer uygun önlemlere güvenli erişim sağlamak için tahliye edilmelidir.

2. Krize karşı etkili, verimli ve süreklilik gösteren mücadele, kolektif bir davranış gerektirir. Yaşamları korumak; dar görüşlü ulusal veya ekonomik çıkarları geride bırakmak demektir. Bu, şu ana kadarki koordinasyon çabalarını takdir ettiğimiz AB kurumlarının artık liderlik rolünü üstlenmeleri gerektiği anlamına geliyor.

3. Krize çözümler bulmak, özellikle makroekonomik politikalar açısından, kalıpların dışında hareket etmemizi ve düşünmemizi gerektiriyor. Organizasyonlar, yasalar, kurallar ve prosedürler yaşama hizmet etmelidir, başka bir şeye değil.

4. Herkes için ücretsiz ve iyi finanse edilen sağlık sistemleri, refah devletlerimizin belkemiği olmalı ve olmaya da devam etmelidir. AB bunlar arasında daha fazla işbirliğini sağlamak ve bunları daha da destekleyecek mekanizmalar için çaba harcamalıdır. Bu krizi Avrupa’nın daha fazla bütünleşmesi, daha güçlü, daha çevreci ve daha sosyal bir Avrupa’ya doğru ilerlemek için başlangıç noktasına dönüştürmek istiyoruz.

Krizi yönetme şeklimizi, işbirliği ve karşılıklı destekleri belirlerken hata lüksümüz yok. Zira bu, bildiğimiz Avrupa projesine ve demokrasilerimize onarılamaz zararlar verebilir veya tersine, her ikisini de güçlendirebilir.

Bu krizin üstesinden gelindiğinde, iş hayatına alışılageldiğimiz gibi bir geri dönüşün ve krizin küresel mali krizden sonra olduğu gibi sert kemer sıkma politikaları için bir mazeret olarak kullanılmasının mümkün olamayacağına inanıyoruz. Acil ve varoluşsal bir meydan okuma olmaya devam edecek olan iklim değişikliği gibi pandemi de, toplumlarımızın örgütlenme biçimini, bu gezegende yaşama şeklimizi ve birçok geleneksel politikayı derinden sorguluyor. Her zamankinden daha fazla, bir bütün olarak yeni bir pusulaya ihtiyacımız var. Bu açıdan bakıldığında COVID-19 krizi, cüretkâr bir Avrupa Yeşil Mutabakatı ve başta sağlık sektöründe olmak üzere kaliteli kamu hizmetlerine yeniden büyük yatırım yapılması gibi dönüştürücü girişimlere olan mutlak ihtiyacı pekiştirmektedir. İşte o zaman kriz, toplumlarımızın daha adil, daha sürdürülebilir ve daha demokratik olması yönünde yol gösterecektir.

Açıklama başka dillerde: İngilzce / Fransızca / Almanca / İspanyolca
https://europeangreens.eu/news/european-greens-response-covid-19-crisis

PAYLAŞ