BARIŞ HEMEN ŞİMDİ VE HER YERDE!

Milyonlarca insanın ölümüne yol açan, büyük yıkımların, göçlerin ve derin acıların yaşandığı ikinci dünya savaşının başladığı tarih 1 Eylül. BM tarafından 1981 yılında dünya barış günü olarak ilan edildiğinden bu yana Türkiye’de barış taleplerinin dillendirildiği bir gün olarak kutlanmaktadır.

Eşit, adil ve özgür bir dünyada, barış içinde yaşamak mümkünken, küresel kapitalist güçlerin, bitmek tükenmek bilmeyen hırsı adaletsizliği ve yoksulluğu artırırken, savaş ve şiddet körükleniyor. Dünyayı yöneten kapitalist güçler, geleceği savaşla inşa etmekten vazgeçmediklerini her fırsatta gösteriyorlar.
Küresel kapitalist güçlerin sömürü, egemenlik ve etki alanını genişle mücadelesi Rusya Ukrayna savaşı ile devam ediyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile başlayan Ukrayna işgali ile süren savaş küresel güçlerin müdahalesi ile etki ve tahrip alanını her geçen gün genişletiyor. Doğa ve canlı yaşamını tahrip eden on binlerce can kaybına neden olan bu savaşa ve işgale hayır diyoruz. Silahlar susmalı, işgal sona erdirilmeli, bu savaş ile yeniden tırmandırılan küresel silahlanma yarışı durdurulmalıdır. ABD öncülüğünde genişleme ve nüfuz alanını genişletme çabasını sürdüren uluslararası savaş örgütü NATO dağıtılmalıdır.

Başta bölgemiz olmak üzere tüm dünyada silahlar konuştukça insanlık ve doğa ağır bedeller ödüyor. Sadece savaşanlar değil, kadınlar, çocuklar, gençler ölüyor, sakat kalıyor, salgın hastalıklar, evsizler, sığınmacılar çoğalıyor. Dünya halklarını mutlu biçimde yaşatabilecek kaynaklar savaş için harcanıyor. Kısaca, savaşın bedelini kadınlar, yerinden edilen göçmenler, çocuklar, gezegenimiz ve gelecek nesiller en ağır şekilde ödüyor. Savaş sadece insanların değil, diğer canlıların da yaşam haklarını ellerinden alıyor,
Türkiye uzun süredir, sorunlarını diyalog ve müzakere yoluyla çözmek yerine savaş ve çatışma yöntemlerini kullanmayı tercih eden bir politika izlemektedir. AKP-MHP iktidarı ekonomik ve siyasal kriz derinleştikçe savaş ve yayılmacı politikalara sarılıyor. İktidarın içeride ve dışarıda benimsediği savaş politikaları ülkeyi sonu görünmeyen bir karanlığa doğru sürüklüyor. AKP-MHP iktidarı barış için adım atmak yerine içerde ve dışarıda kürtlere karşı bir savaş yürütmektedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir. Kürt sorununun çözümsüz kalması nedeniyle, çatışma ve savaşın kapsadığı alan giderek büyümektedir. Sürdürülen bu savaş politikaları, yaşamın bütün alanlarını olumsuz etkilemektedir. İktidarın yayılmacı ve çatışmacı politikaları yoksullaşmayı artırırken ekonomik ve siyasal krizi derinleştirmektedir.
Bu çerçevede Irak ve Suriye topraklarında yürütülen askeri operasyon ve müdahaleler asla kabul edilemez. İvedilikle durdurulmalıdır. Bu günlerde sıkça dile getirilen Suriye’ye yönelik askeri müdahale ve olası savaş büyük acı ve yıkımlara yol açacaktır. Büyük acılara yol açacak bu maceracı ve yayılmacı politikalara tüm muhalefet güçleri amasız, fakatsız karşı çıkmalı, iktidarın seçim kazanma, iç politikayı dizayn etme politikalarına alet olmamalıdır. Demokrasi ve barış güçleri olarak iktidarın yayılmacı ve çatışmacı politikalarına hep birlikte dur demeliyiz.

Kürt sorununun çözümsüz kalması nedeniyle yaşanan şiddet ve baskı politikalarının bedelini hepimiz ödüyoruz. Devletin silahlı çatışma ve savaş halini sürdürmek için ülke içinde ve ülke dışında yürüttüğü askeri faaliyetlerin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. Ekonomik kaynakların güvenlik politikalarına ayrılması nedeniyle ekmeğimiz küçülürken bir avuç yandaşın kasaları doluyor. Demokrasi ve özgürlükler rafa kaldırılıyor, insan hakları, hukuk ve adalet yok sayılıyor, doğa yok ediliyor. Savaşlarla evi barkı yıkılan mülteciler, sermaye için ucuz emek, iktidarlar için ırkçılığı kışkırtma aracı olarak kullanılıyor.
Ülkemizin içine itildiği şiddet sarmalından bir an önce çıkabilmesi için savaş çığırtkanlarına karşı barış mücadelesini güçlendirmenin önemi ortadadır. Çünkü barışı kazanmak, eşitliği ve demokrasiyi kazanmanın ön koşuludur.

Türkiye halklarının yıllardır özlem duyduğu, silahların susup barış ve kardeşlik duygularının güçlendiği bir ortamın yaratılması demokrasi güçlerinin önünde önemli bir görev olarak durmaktadır. Barışı kazanmak için mücadeleye her zamankinden daha büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Savaş, işgal, baskı ve şiddetin yoğunlaştığı, halkların birbirine karşı kışkırtılmaya çalışıldığı, ırkçılığın körüklendiği bugünlerde bizlere düşen barış ve demokrasi mücadelesini güçlendirmek, savaş, baskı ve şiddet politikalarına karşı çıkmaktır. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde sesimizi daha gür çıkarmaktır.
Yeşil Sol Parti olarak ekonomik, demokratik ve ekolojik mücadelenin aynı zamanda barış mücadelesi olduğu inancıyla, demokrasiden, adaletten, özgürlükten, emekten ve doğadan yana bütün güçleri 1 Eylül’de barış taleplerini haykırmaya çağırıyor. 1 Eylül Dünya barış Günü’nü kutluyoruz.

“Savaşa, İşgale, Yayılmacı Politikalara, Silahlanmaya, Irkçılığa, Yoksullaşmaya, Doğanın ve Canlı Yaşamının Tahrip Edilmesine ve Yerinden Edilmelere Hayır.

Şiddetsiz, Silahsız , Sömürüsüz, Barış ve Demokrasi İçinde Eşit, Özgür ve Yeşil Bir Yaşam Mümkün.
YEŞİL SOL PARTİ
MERKEZ YÜRÜTME KURULU

PAYLAŞ