Bir Hayır Yeter Kampanyamız başladı

#BirHayırYeter

Çünkü 12 Eylül Anayasası’ndan Daha Kötüsüne İhtiyacımız Yok!

Yeşil Sol Parti, “Bir Hayır Yeter” sloganıyla referandum kampanyasına başladı. Meclis’ten geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayına gönderilen ve partili cumhurbaşkanlığı sistemini öngören anayasa değişikliği teklifi için önümüzdeki süreçte hayır kampanyası yürüteceğini duyuran Yeşil Sol Parti Genel Merkezi’nin basına yönelik düzenlediği toplantı Bir Hayır Yeter Bildirisi’nin okunmasıyla başladı.

Parti Eş Sözcüleri Eylem Tuncaelli ve Naci Sönmez’in okuduğu bildiride Türkiye tarihinde OHAL’de referandum sürecine girmenin daha önce hiçbir dönemde görülmediği vurgusu yapıldı. Bildirinin satır başları şöyle: “İktidar, halkların demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, laik ve ekolojik bir anayasa ihtiyacını öteleyerek kendi meşrebince yeni bir rejim inşa etmeye çalışmaktadır. Yeşil Sol Parti olarak,
bugün Türkiye’de gerçek bir demokratikleşme için en acil ihtiyacın otoriter, baskıcı ve yasakçı niteliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan 12 Eylül 1980 Darbesi’nin ürünü anayasanın temelden değiştirilmesi olduğunu düşünüyoruz. İç barışı tesis edecek, toplumun farklı kesimlerinin özgürce bir arada yaşayabilmesini sağlayacak, demokratik siyaseti ve güvenceli bir yaşamı kurmaya yol verecek toplumsal mutabakat sağlanmalı ve bu mutabakat çerçevesinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.

“Hayır demek 12 Eylül Anayasasını kabul etmek demek değildir”

AKP hükümeti ve yeni rejim inşasındaki müttefiklerinin referanduma götürmeyi planladıkları değişikliklerin bu ihtiyaca yanıt vermediğini aşikârdır. İktidar, halkı sandığa çağırırken getirdiği sistem değişikliğini maskeleyen ve sanki mevcut anayasanın ilerisinde basit düzenlemeler yapıyormuş havasını yaratan, aslında hiçbir doğruluğu olmayan söylemler kullanmaktadır. AKP’nin 12 Eylül anayasasını değiştirmekte olduğu ve bunun karşısında muhalefet edenlerin 12 Eylül anayasasını kabullenmekte olduğu algısı oluşturulmak istenmektedir. Oysa bu değişikliklerin gerçekleşmesi mevcut darbe anayasasını daha otoriter, daha anti-demokratik hale getirerek kalıcılaştıracaktır. Bu nedenle mevcudu daha da geri konumuna getirecek bu değişikliklere itiraz ediyor ve “hayır” diyoruz.”

Kampanyanın basın toplantısında sosyolog ve yazar Oya Baydar, akademisyen ve insan hakları aktivisti Murat Belge, yazar ve iş insanı Bekir Ağırdır, akademisyen ve yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu ile birlikte siyasetçi Ufuk Uras, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu ve sanatçı Deniz Türkali konuşmacı olarak katıldı. Aynı zamanda toplantıya farklı yaş ve iş kollarından pek çok katılımcı destek verdi.

Ufuk Uras: “Bir Hayır Yeter ama mümkün olduğunca güçlü olmalı”

Özgürlükçü sol olarak şimdiye kadar bütün anayasa değişikliklerini desteklediklerini ifade eden Ufuk Uras, şöyle konuştu: “Bu önümüze gelen 19’uncu değişik ve bu defa desteklemiyoruz. Bir Hayır Yeter ama ikinci hedefimiz bu hayırın mümkün olduğunca güçlü olması. Bu süreçte AKP-MHP kökenli kararsız seçmenler bu referandumun sonucunu belirleyecek. Bu süreçte nasıl bir dil kullanacağımız çok önemli. Kararın kimin değil, nasıl üretileceği meselesi önemli olduğu için demokrasiden yanayız. Bizim siyasette mevcudu savunmamız, rakibimizin en büyük başarısı olacaktır. Bu tuzağa karşı vicdanlarımızdan yana ses vermenin ve hiçbir şekilde ülkede kaosa neden olmayacağının altını çizmek gerekiyor. Bu uzun soluklu bir mücadele olacak.”

Oya Baydar: “Türkiye’de yaşanana abukistan diyorum”

Uras’ın sözü devrettiği sosyolog ve yazar Oya Baydar, “Türkiye’de şu anda yaşanana ben ‘abukistan’ diyorum. Ütopyalar vardır, distopyalar var… Bizimki hiçbirine uymuyor. Bu ülkede her şey absürt. Biz üç buçuk darbe gördük, hiçbirinde mala mülke dokunulduğunu görmedik. Sonuçta bu darbeler kapitalist düzende oldular ve mülkiyet hakkının gaspı görülmüş şey değil. Bugün Hilmi Yavuz, Şahin Alpay ve birçok arkadaşımız neden suçlandıklarını bile bilmiyorlar, kimseyle bir ilgileri filan da yok ama gözaltındalar, ne kadar kalacakları da belli değil. Üstelik evlerine, mallarına bile el konmuş durumda.” Baydar, konuşmasında özellikle sandık başında görev almanın oldukça önemli olduğuna işaret etti ve sözlerini özellikle Doğu ve Güneydoğu’da insanların sandık başına gitmesini engellemeye çalışacaklarına işaret ederek son verdi.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: “Hayır çıkmaz zorunda çünkü hepsi antidemokratik”

Baydar’dan sonra söz alan Ömer Faruk Gergerlioğlu, sözlerine hayırcıların umutlu ve motive olmaları gerektiğine dikkat çekerek başladı. Gergerlioğlu, “Neden hayır çıkmak zorunda? Çünkü teklifin hemen hepsi antidemokratik. Buna evet demek mümkün değil. Yapılması gereken teklifin ne olduğunu konuşmak. Şu an antidemokratik bir teklif tartışılıyor. Haklı çıkması mümkün değil” dedi.

 

Deniz Türkali: “Referandum sonrasına ne kadar hazırız?”

Deniz Türkali de sosyal medyada yürütülen hayır propagandasının doğru olmadığını anlattı. Türkali “Böyle bir itiraz dili olamaz. Hakaret ederek, küfürlerle iletişim kanalları ancak kapanır. Sosyal medyadaki tartışmaları gördükçe böyle bir dünya için hayır demiyoruz duygusuna kapılıyorum. Hayır diyenlerin de nasıl muhalefet edileceğini ve nasıl bir dil kullanılması gerektiğini öğrenmesi gerekiyor. Şu süreçte hayır demekten başka çaremiz yok ancak hayırdan, evetten sonrasına ne kadar hazır olduğumuzu bilmiyorum” şeklinde konuştu.

Bekir Ağırdır: “Referanduma eşit başlıyoruz, hayır konusunda umutlu olmalıyız”

Türkali’den sonra konuşan Bekir Ağırdır ise referanduma giderken AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce olduğu gibi kutuplaştırıcı bir siyasi dil kullanacaklarına dikkat çekerek sözlerine başladı: “Herkes 1 Kasım seçimlerinden konuşuyor. Halbuki 7 Haziran’dan konuşmak lazım. 1 Kasım, seçimlerin ikinci turu gibiydi. 7 Haziran’daki yüzde 41’i baz almak lazım. Böyle düşününce eşit başlıyoruz ve referandumdan hayır çıkması konusunda umutlu olmalıyız. Bu süreçte kullanacağımız dil de oldukça önemli, kampanyayı korkutma üzerinden yürütemeyiz. Evet çıkarsa neler olacağına ilişkin insanları korkutmak iyi bir yol değil çünkü korku siyaseti konusunda karşımızdakilerle yarışamayız.”

Murat Belge: “Referandumdan hayır çıkarsa olacaklara hazırlıklı olmalıyız”

Murat Belge, başkanlık sistemi için demokrasinin olmazsa olmazının kuvvetler ayrılığı olduğunu kaydetti. Referanduma sunulacak olan anayasa değişikliği teklifiyle kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılacağını vurgulayan Belge Türkiye’de yürütme ile yasamanın iç içe olduğuna ve yasamanın yürütmenin egemenliği altında olduğunu belirtti. Bu süreçte yargının da yürütmenin egemenliği altına girdiğini anlatan Belge şöyle dedi: “Başkanlık sistemi genellikle bir diktatörlüğün anayasallaşması şeklindedir. Bunun tek istisnası ise ABD’dir. ABD, ciddi bir biçimde kuvvetler ayrılığına dayanan başkanlık örneği. ABD’de başkan bir karar aldığında Meclis onaylamıyorsa bunu yapması için bütçe vermez. Referandumdan ‘evet’ çıkması hâlinde Türkiye’de olabilecekleri üç aşağı beş yukarı hepimiz biliyoruz, asıl hayır çıkarsa tahayyül etmek zor. Birinci adım hayır çıkması ama uzun soluklu düşünmek zorundayız.”

Erol Katırcıoğlu: “Bu süreç daha iyi bir demokrasi inşa etmenin yolu olabilir”

Son konuşmacı olarak söz alan Erol Katırcıoğlu, “Bugün referandum sadece Türkiye’de siyasi bir kadronun farklı bir yönetim sistemi getirmek üzere yola çıktığı bir olay gibi gözüküyor ama öyle değil.  Daha önemli bir arka planı var” diyerek sözlerine başladı. Tüm dünyada esen rüzgarların küreselleşmenin tersine döndüğünü  ve dünyanın daha milliyetçi ve korumacı bir yöne döndüğünü aktaran Katırcıoğlu “Ulus devletlerdeki çoğunluk olan egemen kimliklerin kendi ulus devletlerinde her şeye hakim olmak istedikleri yeni bir sürece hazırlanıyor. Türkiye’de de kendini İslami kimlikle tanımlayan İslamcı ve milliyetçi bir çoğunluk var. Bu referandumda İslami kimliğin bütün ağırlığıyla iktidarı ele geçirmeye çabalayacağı düşünüyorum. Bu sadece bir referandum değil. Tüm dünyada kimlikler savaşının başladığı bir tarihte egemen kimliklerin kendi ulus devletlerinde açtığı bir savaşın başında olduğumuzu bir dönem. Bu süreç daha iyi bir demokrasi inşa etmenin yolunu da açabilir, ben o yolun başında olduğumuzu düşünüyorum.”

PAYLAŞ