Bu dokunulmazlık tuzağına düşmeyin!

Hükümetin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak üzere girdiği yol, demokrasi, halk iradesi ve bütün farklılıklarıyla insanlarımızın bir arada yaşama isteği ve azmi bakımından hepimizi derin endişeye sürüklüyor.

Uzun zamandır bu konuda yapılan bütün uyarıların, ne bu adımın atılmasını hararetle isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, ne de dokunulmazlıklara dair ikna edici ahlaki normlar ve ilkeler öne süremeyen AK Parti Hükümeti’ni, şimdiye kadar hiç etkilememiş olması, bizi yakın ve orta vadeli geleceğimiz hakkında dehşete düşürüyor.

Dokunulmazlık tartışmasını parlamento gündemine, Dolmabahçe Mutabakatı ile Barış ve Çözüm Süreci’nin çöküşünü takiben, bir süredir canımız yanarak yaşadığımız bugünkü çatışmalı günlerin getirmiş olduğu bir gerçektir.

Ateşkesin bozulup çatışmaların başlamasından bu yana çok sayıda sivil yurttaşın, askeri personelin ve silahlı PKK mensubunun hayatını kaybettiği, yüzbinlerce insanın yerinden yurdundan edildiği, şehir ve kasabaların viran olduğu, ocaklara ateş düştüğü de ortadadır.

Yüreğimizi dağlayan bu noktaya gelinmesinde kimlerin ne payı bulunduğu hususunda hiç şüphesiz herkesin bir kanaati bulunmaktadır. Yeniden sağlanmasını umut ettiğimiz barış ortamında ve normalleşme sürecinde, elbette bu sürecin değerlendirilmesi daha sağlıklı bir şekilde yapılacaktır.

Ancak, bu denli ağır bedel ve yıkım üzerine, bir de milyonlarca insanın oy verdiği ve ağırlığını Kürtlerin oluşturduğu bir partinin milletvekillerini, politik kürsülerde ve etkinliklerde görüş ve taraflarını açıkladılar diyerek, dokunulmazlıklarını kaldırıp, savcıların ve ceza mahkemelerinin önüne itmek,  akıl ve izanla izah edilebilecek bir şey değildir.

Geride bıraktığımız şu on-on beş yılda, hemen sınırımızdaki coğrafyada ve ülkelerde yaşananlara çıplak gözle bakmak bile, bu vahim adımdan vazgeçmek için yeterlidir.

İnsanlığın deneyleri, ardında bastırılmış ve inkâr edilen kimlik ve inanç olan sorunların, demokrasiyle bağdaşmayan bu tür yollarla, toplumları huzura ve barış içinde bir arada yaşama imkânına kavuşturamadığını gösteriyor.

Kürt Sorunu Türkiye’nin kanayan yarasıdır. Korkarız ki, HDP milletvekillerini hiç adil ve ikna edici olmayan, demokratik değerlerle ve siyasi ahlak ölçüleriyle ilgisi bulunmayan bir uygulamayla, iktidar partisi ve bazı muhalefet partilerinden kimi milletvekillerinin oyuyla mahkemeye ve tutukluluğa sürüklemek, eski başbakan Çiller’in hatasından daha vahim sonuçlara yol açacaktır.

Milyonlarca seçmenin iradesini temsil eden bir partinin milletvekillerini, Meclis’ten gönderen bir ülkede, demokratik bir yaşam ve barış mümkün değildir. Dokunulmazlıkların kaldırılması olarak adlandırılan bu tehlikeli plan geleceğimizi karartmak üzere hazırlanmıştır. İktidar, bu tuzakla suçuna muhalefet partilerini de ortak etmek istemektedir. Bizim toplumsal mutabakatımız yaşamdan, barıştan ve demokratik siyasetten yanadır.

Halkın temsilcilerinin, aleni bir ayrımcılık yapılarak TBMM dışına itilmesi ve cezaevine gönderilmesi, 150 yıllık köklü sorunumuzun çözümünde, göz göre göre bir siyasal şansın ve imkânın yok edilmesidir.

Bütün partilere, ülkeyi ve bu halkı düşünen milletvekillerine sesleniyoruz:

Hükümet farkında olsun ya da olmasın, HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması Türkiye’ye karşı kurulmuş bir tuzaktır.

Lütfen, vicdanınızın sesini dinleyin ve bu tuzağı boşa çıkarmak için “Hayır” deyin!

screenshot_5

 

Eylem Tuncaelli – Naci Sönmez

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri

PAYLAŞ