Kadın Meclisi Sözcümüz Canan Çalağan, yaptığı basın toplantısıyla kadın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çalağan, şunları söyledi:
Baskı ve gözaltılarla kadın mücadelemiz engellenemez
Değerli basın emekçileri, sevgili kadınlar, Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi adına hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyor, basın toplantımıza hoşgeldiniz diyorum. Bu sabah Kadın Meclis Üyemiz Hacer Elçin’in de aralarında bulunduğu bir grup arkadaşımızın evlerine yapılan baskınla gözaltına alındıklarını öğrendik. Eşitlik, demokrasi, özgürlük mücadelesi yürüten tüm muhaliflere yönelik bastırma ve sindirme operasyonlarından biriyle daha karşı karşıyayız. Baskı, gözaltı ve tutuklamalarla kadın mücadelemizin engellenemeyeceğini bu vesileyle bir kez daha ifade ediyor, gözaltındaki arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.
Direnen kadınların yanındayız
Değerli basın emekçileri; 16 Eylül günü İran’da faşist Molla rejimine bağlı güçler tarafından, başörtüsünü uygun takmadığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve işkenceyle katledilen Jina Mahsa Emînî’yi anarak başlamak istiyorum. “Jin, jiyan, azadî” felsefesi etrafında birleşen tüm kadınları selamlıyorum. Libya’da yaşanan sel felaketinde ve Fas’taki depremde yaşamını yitirenleri saygıyla anıyorum. Agrobay Seracılık’ta çalışan ve defalarca darp edilerek gözaltına alınmasına rağmen haklarını aramaktan vazgeçmeyen kadın işçilerin mücadelesini selamlıyorum. Gücüne güç katmak için ve emekçinin haklarını gasp eden patronlar, sermayedarlar değil “emeğimizin sömürülmesine izin vermeyeceğiz” diyen kadın işçilerin kazanacağından şüphemiz yoktur. Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi olarak Agrobay Seracalık’ta direnen kadınların yanında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Güney’de gerçekleştirilen her saldırı Kürt halkının eşitlik mücadelesinedir
Değerli arkadaşlar; geçen yıl Süleymaniye’de Nagihan Akarsel’i katleden karanlık güçler bugün Hewlêr’de devreye girmiştir. Hewlêr’de bulunan KNK binasına dönük silahlı saldırıda yaşamını yitiren KNK Temsilcisi Deniz Cevdet Bülbün’ü de saygıyla anıyoruz. Bir yandan paramiliter karanlık güçler tarafından katliamlar gerçekleştirilirken, diğer yandan KDP eliyle Kürt halkına yönelik saldırılar artarak devam etmektedir. Kürt halkının ve Kürt kadınlarının kazanımlarına, değerlerine saldıranlarla işbirliği yaparak, kendi çıkarlarını halkının çıkarlarının önüne koyarak yürütülen hiçbir politika bugüne kadar başarılı olmamıştır. Bu kirli saldırıları gerçekleştirenler tarihin sayfalarında kara bir leke olarak anılmıştır. Unutulmamalıdır ki; Güney’de gerçekleştirilen her saldırı Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesine saldırıdır. Yıllardır her türlü zulme karşı onurlu barış mücadelesinden vazgeçmeyen annelerin sesine kulak tıkamaktır. AKP-MHP iktidarının Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürüttüğü kirli savaş politikalarını onaylamaktır. Bakın Güney’de KDP kendi halkına saldırıyor, bu saldırıyı protesto edenler burada AKP-MHP iktidarının kolluğunun şiddeti ile karşı karşıya kalıyor. Onlarca kadın yoldaşımız bu saldırıları protesto ettiği için işkenceyle gözaltına alındı. Bir kez daha söylüyoruz; Kürt halkının, kadınların kazanımlarına karşı işbirlikçi siyaset değil demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelemiz kazanacaktır. Kadın mücadelemiz kazanacaktır.
Kadın tutsaklara yönelik işkencenin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz
Sevgili arkadaşlar; evet, konu Kürt halkının özgürlük mücadelesi ve kadınlar olunca düşmanlıkta sınır tanımayan bir iktidar gerçekliğiyle karşı karşıyayız.Bir süre önce Ağrı Patnos L Tipi Cezaevinde kadın tutsaklar 90’lı yılların işkence yöntemi olan domuz bağı ile işkenceye maruz kaldı. Bu işkence yöntemini kullananlar hepimizin hafızasındadır. Bugün ise onların uzantılarının iş başında olduğunu çok iyi biliyoruz. Dün bu işkenceyi yapanlar hiçbir şey olmamış gibi serbest bırakılırken yine aynı zihniyetle bu suçu işleyenlere herhangi bir cezai yaptırım uygulanmamıştır. Ancak bu işkenceyi teşhir eden kadın tutsaklar başka cezaevlerine sevk edilerek cezalandırılmıştır. Kadın özgürlük mücadelesi yürüttüğü için cezaevlerinde rehin tutulan tüm kadın yoldaşlarımızın özgürlüğü için mücadele etmekten bir an olsun vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Kadın tutsaklara yönelik gerçekleştirilen bu işkencenin üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz. Geçtiğimiz hafta yine aynı cezasızlık politikasının bir başka versiyonu Mardin’de yaşandı. 22 yaşındaki bir kadına sistematik bir şekilde tecavüz eden biri korucu 3 erkek serbest bırakıldı. Kadına karşı suç işleyenleri buradan bir kez daha teşhir ediyoruz. Bu olay iktidarın cinsiyetçi politikalarından güç alan erkek yargının, kadına karşı işlenen suçlarda failleri cezasızlık zırhı ile nasıl koruduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
“Adalet sarayları” kadına karşı suç işleyen erkek faillerin korunduğu saraylardır
Değerli arkadaşlar; erkek-devlet şiddetine, kolluk eliyle işlenen suçlarda cezasızlık politikalarına karşı adalet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Mahkeme salonlarında kadınların değil, faillerin cezalandırılacağı, adil bir yaşamı hep birlikte inşa edeceğiz. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü diyerek mücadelemizi büyüteceğiz. Çünkü bizler şunu çok iyi biliyoruz ki; bu ülkenin “adalet sarayları” kadına karşı suç işleyen erkek faillerin korunduğu saraylardır. Bu iktidar kadına yönelik şiddetle mücadele etmek yerine, kadınların kazanımlarını nasıl gasp ederimin politikalarını hayata geçiren bir iktidardır. Yılın sadece ilk 8 ayında 271 kadın erkekler tarafından katledildi. Mevcut iktidar bu katliamların önlenmesi için caydırıcı politikaları hayata geçirmek yerine kadınların kazanılmış haklarına göz dikiyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın görevi kadınların kazanılmış haklarına göz dikmek değildir
Bugün binlerce kadın yaşamını idame ettiremediği için şiddet ortamının içerisinde yaşamak zorunda kalırken, bu ülkenin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı çıkıp “Kadınlar nafaka istemiyor” diyerek kadınlar adına söz kurabilme hakkını kendinde görüyor. “Kadınlar nafaka istemiyor” demenin alt metninde kadına karşı suç işleyen fail erkekleri korumak vardır. Boşanmayı zorlaştırıp kadını şiddet ortamında bırakarak, erkeğe bağımlı hale getirmek istiyor, yoksulluğun en ağır bedelini ödeyen kadınları daha fazla yoksullaştırmak istiyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’na bir kez daha görevini hatırlatıyoruz. Sizin göreviniz kadınların kazanılmış haklarına göz dikmek değildir. Sizin göreviniz bu hakları korumak ve büyütmektir. Gelire göre belirlenen nafaka hakkını ortadan kaldırmak değil, bu nafakayı ödemeyen erkeklere gerekli yaptırımı uygulamaktır. Bugün birçok erkek bırakın kadınlara nafaka ödemeyi, çocuklar için verilen nafakayı dahi ödememektedir. Bir kez daha söylüyoruz. Kazanılmış haklarımızı gasp etmenize asla izin vermeyeceğiz. Gasp edilen haklarımızı geri alacağımızdan da kimsenin şüphesi olmasın.
ÇEDES devletin din ve eğitim kurumları aracılığıyla toplumu dizayn etme çabasıdır
Sevgili arkadaşlar; hepinizin bildiği gibi iktidarın eğitim sistemine dair son hamlesi ÇEDES uygulaması olmuştur. Okullarda “manevi danışmanlık” hizmeti adı altında görevlendirilecek olan imam, müezzin ve vaizler aracılığı ile yürütülmesi planlanan bu proje ile demokratik, laik, bilimsel ve anadilinde eğitim gibi en temel toplumsal talepler yok sayılmaktadır. Bugün binlerce çocuk eğitim sisteminden eşit koşullarda faydalanamazken, kız çocukları örgün eğitim sisteminin dışında bırakılmışken ve en temel insan hakkı olan anadilinde eğitim hakkına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı için binlerce çocuk anadilinde eğitim hakkından mahrum kalırken bu eşitsizliği gidermek yerine ÇEDES gibi projeleri hayata geçirmek, iktidarın din ve eğitim kurumları aracılığıyla toplumu dizayn etme çabasının bir göstergesidir. Bizler bulunduğumuz her yerde eğitimde fırsat eşitliğini savunacak, çocukların, gençlerin bugününü ve geleceğini tek rejimi ile karartmanıza izin vermeyeceğiz.
Tüm kadınları 15 Ekim’de gerçekleştireceğimiz Büyük Kongremize davet ediyoruz
Değerli arkadaşlar; hepinizin bildiği gibi 8-9 Eylül tarihlerinde Büyük Kongremiz öncesi kadın konferansımızı gerçekleştirdik. Büyük bir moral ve motivasyonla gerçekleştirdiğimiz konferansımızda yeni dönem mücadele hattımızı belirleyecek olan kararlarımızı hep birlikte aldık. Konferansımızdan aldığımız güç ve kararlılıkla 15 Ekim 2023 tarihinde Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonunda Büyük Kongremizi gerçekleştireceğiz. Siz değerli basın mensupları aracılığıyla bir kez daha tüm kadınlara çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin hep birlikte kongre salonumuzu kadın sesinin, isyanının birleştiği yere çevirelim. Partimizin etrafında kenetlenerek kadın özgürlük mücadelemizi ve örgütlülüğümüzü büyütelim. “Jin, jiyan, azadî” sloganımızı kongre salonunun dışına taşıyarak bir kez daha tüm kadınlara ulaştıralım. Erkek egemen iktidarın kadın düşmanı politikalarına karşı kongremizi sahiplenelim. Çünkü bu kongre erkek egemenliğine karşı kadın özgürlükçü paradigmada ısrar edenlerin kongresidir. Kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı mücadele edenlerin kongresidir. Her türlü zulme rağmen “jin, jiyan, azadî yaşam felsefemizdir” diyen kadınların kongresidir. “İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz” diyerek alanları, meydanları isyana çeviren kadınların kongresidir. Her türlü baskı, gözaltı, tutuklamalara rağmen “eş başkanlık ve eşit temsiliyet mor çizgimizdir” diyerek geri adım atmayan kadınların kongresidir. Sevgili kadınlar gün bu inanç ve kararlılıkla büyük kongremizi sahiplenme günüdür. Tüm kadınları 15 Ekim tarihinde Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonunda gerçekleştireceğimiz büyük kongremize sel olup akmaya davet ediyorum.
22 Eylül 2023