Deprem Değil, Kapitalizm Öldürüyor…
17 ağustos 1999’da yaşanan ve ülkemizin yaşadığı en büyük felaketlerden birisi olan Marmara depreminde yirmi binden fazla insan öldü, yüzbinlerce insan sevdiklerini kaybetti, evsiz kaldı.
Marmara depreminin üzerinden 17 yıl, Van depreminin üzerinden 5 yıl geçmiş olmasına rağmen depremin yarattığı yıkımın sebebi olan sistemsel enkaz hala kaldırılamadı.
Depremle ve afetlerle mücadele yalnızca mühendislik alanına hapsedildi ve müteahhitlerin sosyal ve ekolojik çevreyi göz ardı eden kapitalist insafına havale edildi. Rant ve yok etme odaklı şehirleşme anlayışı, tarım alanlarına, yeşil alanlara, kıyılara, ormanlara, kamusal alanlara inşaat yapmayı özendiren, kamu yararını, doğayı, dünyamızın geleceğini göz ardı eden yağmacı sistem değişmeyip aksine daha da güçlendi. Kanal İstanbul gibi çılgın projeler, nükleer santraller gibi ölüm projeleri, ormanları yok eden yollar, köprüler bilim insanlarının tüm itirazlarına rağmen hızla ilerliyor, inşaat ve enerji sektöründeki problem olarak görülen kamu denetimi torba yasalarla, KHK’lerle tamamen ortadan kaldırılıyor.
Deprem sonrası yaşananların acısı dün gibi kalbimizde ve kalbimizde kalmaya devam edecek. Ancak biliyoruz ki deprem bir doğa olayı… Yaşananları afet haline getiren deprem değil, insanların rant hırsı ve kamusal denetimin de bu hırsa kurban edilmesidir.
Yaşamın sürdürülebilirliği, ancak insanın dünyanın efendisi değil, onun uyumlu bir parçası olduğunu kabul ederek, kamu denetimini güçlendirerek, doğaya, iklime ve bilime saygı duyarak sağlanabilir.
Eylem Tuncaelli – Naci Sönmez
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri