Doğayla uyumlu, yaşanılabilir bir dünya için barış hemen şimdi

Doğayla uyumlu, yaşanılabilir bir dünya için barış hemen şimdi
Milyonlarca insanın ölümüne yol açan, büyük yıkımların, göçlerin ve derin acıların yaşandığı iki dünya savaşından sonra Dünya Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül’de dünyanın dört bir yanında savaş, şiddet, baskı hala devam etmektedir.
Eşit, adil ve özgür bir dünyada, barış içinde yaşamak mümkünken küresel kapitalist güçlerin, bitmek tükenmek bilmeyen hırsı, adaletsizliği ve yoksulluğu artırırken savaş ve şiddet körükleniyor.
Bugün bölgemiz ve ülkemiz ağır bir şiddet ortamının içindedir. Türkiye uzun süredir, sorunlarını diyalog ve müzakere yoluyla çözmek yerine savaş ve çatışma yöntemlerini kullanmayı tercih eden bir politika izlemektedir. İktidarın içeride ve dışarıda benimsediği savaş politikaları, ülkeyi sonu görünmeyen bir karanlığa doğru sürüklüyor. AKP-MHP iktidarı, barış için adım atmak yerine içeride ve dışarıda Kürtler’e karşı bir savaş yürütmektedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir. Kürt sorununun çözümsüz kalması nedeniyle çatışma ve savaşın kapsadığı alan giderek büyümektedir. Sürdürülen bu savaş politikaları, yaşamın bütün alanlarını olumsuz etkilemektedir.
Savaştan, silahlanmadan rant devşiren kesimler, sürekli çatışma ve savaş çığırtkanlığı yapıyor. Şiddet ve baskı politikalarının bedelini yıllardır hepimiz ödüyoruz. Devletin silahlı çatışma ve savaş halini sürdürmek için ülke içinde ve ülke dışında yürüttüğü askeri faaliyetlerin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. Ekonomik kaynakların güvenlik politikalarına ayrılması nedeniyle ekmeğimiz küçülürken bir avuç yandaşın kasaları doluyor. Demokrasi ve özgürlükler rafa kaldırılıyor, insan hakları, hukuk ve adalet yok sayılıyor, doğa yok ediliyor. Savaşlarla evi barkı yıkılan mülteciler, sermaye için ucuz emek, iktidarlar için ırkçılığı kışkırtma aracı olarak kullanılıyor.
Ülkemizin içine itildiği şiddet sarmalından bir an önce çıkabilmesi için savaş çığırtkanlarına karşı barış mücadelesini güçlendirmenin önemi ortadadır. Çünkü barışı kazanmak, eşitliği ve demokrasiyi kazanmanın ön koşuludur.
Kürt sorununun ancak barış siyasetiyle ve demokratik bir gelecek arayışıyla çözüme kavuşturulabileceğini biliyoruz. Kürt sorununda kalıcı barışın sağlanması için öncelikle çatışmaların durması, diyalog ve müzakere yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına olanak sağlanması gerekir. Bunun için de öncelikle İmralı ve diğer cezaevlerinde uygulanan tecritin kaldırılması, siyasi rehin olarak tutulan Kürt siyasetçilerin bırakılması, kayyım uygulamalarına son verilerek görevden alınan tüm belediye eş başkanlarının görevlerine iade edilmesi gerekir.
Türkiye halklarının yıllardır özlemini çektiği, silahların susup barış ve kardeşlik duygularının güçlendiği bir ortamın yaratılması demokrasi güçlerinin önünde önemli bir görev olarak durmaktadır. Barışı kazanmak için mücadeleye her zamankinden daha büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Baskı ve şiddetin yoğunlaştığı, halkların birbirine karşı kışkırtılmaya çalışıldığı, ırkçılığın körüklendiği bugünlerde bizlere düşen barış ve demokrasi mücadelesini güçlendirmek, savaş, baskı ve şiddet politikalarına karşı çıkmaktır. Silahların ve savaşın konuştuğu yerde ne barış, ne demokrasi, ne de özgürlükten söz edilebilir. Bu nedenle savaşa ve ölümlere karşı 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde sesimizi daha gür çıkarmalıyız.

PAYLAŞ