Bundan tam beş yıl önce büyük bir coşkuyla altı yüzü aşkın kurucu ve binlerce destekleyen isimle Ankara’da buluştuk ve partimizi kurduk.
Biliyoruz ki kapitalizm saldırganlıkta sınır tanımıyor, emek tarumar, doğa talan ediliyor. Tüm dünya muhafazakarlaşıyor, ırkçılık hayrete düşürecek denli hızlı tırmanıyor, apolitizm baş tacı ediliyor, otoriter liderler sahnedeki yerlerini kaptırmamak için tırnaklarını daha bir çıkarıp tahtlarına daha sıkı tutunmaya çalışıyor.
Tüm dünya hakları barış demesine rağmen savaş kentleri yakıyor, tüm canlı yaşamı hiçe sayılıyor, geleceğimiz dediğimiz çocuklar dillerini dahi bilmedikleri ülkelerde “öteki” ve “istenmeyen” ilan ediliyor.
Endüstriyalizmin büyümeye olan kara sevdası, tüm yerküre varlıkları üzerinde ciddi bir tehdit olarak salınırken, insanlar eğitim, sağlık gibi en temel haklarında dahi müşteri olmaya zorlanıyor…
Mahallelerimiz, rantsal dönüşüme kurban edilip yoksul insanların hatıralarına dahi tahammül edemeyen, kamu görevini kentleri betonlaştırmaktan ibaret sanan, kamu yararını kamuya kast olarak algılayan yerel yönetimler sosyal alanlarımızı, merkezi yönetimler ise politik alanlarımızı işgal ediyor.
Sosyo-politik kriz devam ederken, geleceğimizi en fazla tehdit altında tutan ekolojik kriz de katmerlenerek büyüyor. Küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan sorunları günümüzde yaşıyor olmamıza rağmen, bu sorunu durduracak, yavaşlatacak önlemler alınmıyor.
Dünya üzerindeki iklim değişikliğinden kaynaklı uluslararası krizler, su sorunları, mali krizler, büyüme hedefli ve kemer sıkmaya dayalı ekonomi modelleri, toplumsal ve türler arası adaletsizlikler, petrole ve fosil yakıtlara dayalı enerji politikalarının yarattığı sorunlar bizim kurmaya çalıştığımız Yeşil Sol Politikanın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.
Tüm bu uzlaşmaz çelişkileri görerek, siyasetin yerelleşmesi, yerinden/yerel katılım ve yönetim mekanizmalarının oluşturulması, güçlendirilmesi, adalet, eşitlik ve barışın sağlanması, birlikte mücadele zemininin genişletilmesi ile yaşam sürdürülebilir olabilir.
Bundan tam beş yıl önce, politik bir iddia ile bir araya geldik. Demokrasi, emek, barış ve ekoloji mücadelesinin birbirinden ayrılmaz olduğunu düşünüyor ve hiçbirinin diğerinin önüne geçmeyecek ya da ardına düşmeyecek kadar önemli olduğunu biliyoruz.
Bizimkisi her alanıyla bir yaşam hakkı savunusu… Kim olursak olalım, hangi yaş, hangi cins, hangi ırk olduğumuzun bir önemi yok. Adil, güvenilir bir hayat istiyoruz. Kimsenin ötekileştirilmediği, yok sayılmadığı, tüm canlıların eşit kabul edildiği ve bütün tahakkümleri tarihin sayfalarında bıraktığımız bir hayat özlemimiz var. Özgür, Eşit ve Yeşil Bir Dünya Mümkün; biliyoruz.
İşte tam da bu nedenle beş yıl önce “Umudu Yeşertiyoruz” diyerek bir araya geldik. Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile Yeşiller Partisi’nin ve farklı çevrelerden bireylerin kendilerini aşan bir mücadele için topluma yaptığı çağrı ile muhalefette yeni bir vizyon ve güçlü bir soluk oluşturabilmek için Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’ni kurduk.
Adaletsizliğin ve eşitsizliğin hüküm sürdüğü bu yerkürede bizler, kuruluşumuz itibari ile 4 Adalet talebi ile toplumdaki her kesimi birlikte mücadeleye davet ettik; birlikte mücadele için inadımızı ve çabamızı sürdürmeye devam ediyoruz.
Yeşil Sol Politika, ülkemizde ve dünyada sağlıklı bir çevrenin yanında, kimseyi dışarıda bırakmadan, ekosistemleri koruyarak, doğayla ve kendisiyle barışık şiddetsiz bir toplum kurmayı amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda insana karşı doğanın, erkeğe karşı kadının, devlete karşı bireyin, işverene karşı işçinin ve yeryüzündeki milyonlarca yoksul insanın adaletli ve onurlu yaşama hakkını da kararlılıkla savunmaya devam ediyor.
İnsan davranışlarında, değer anlayışlarında, üretim, tüketim biçimlerinde köklü değişikliklere gerek olduğunun farkındayız. Bunun için hemen adım atılması gerektiğini, özlemlerimizi yarına ertelemenin sorunu daha da büyüteceğini biliyor ve “hemen şimdi” diyoruz.
Gezegenin sınırları içinde yaşamamız gerektiğini bilerek, doğal varlıkları insan yaşamı için kaynak olarak kabul eden anlayışla mücadele içerisindeyiz.
Dünya barışının temelini, şiddetten kaçınma, kurumlar ve halklar arası iş birliğiyle barış kültürü için çalışmak olduğunu görüyoruz. Güvenlik sorumluluğunun askeri güce bırakılamayacağını biliyoruz. Bizler şiddetsiz, ekolojik bir toplumda özgür bireyler olarak yaşamak istiyoruz.
Doğrudan demokrasi ile halkın yönetime katılmasını, çevresel, ekonomik, sosyal, politik konularda kendi kararlarını kendilerinin almasını ve uygulamasını önemsiyor ve geçmişten bugüne taşıdığımız, asla vazgeçmeyeceğimiz bu ilkemizi “Söz, Yetki, Karar Halka” diyerek vurguluyoruz.
Partimizin 5. Yılını doldururken sürdürülebilir bir yaşam için özgürlükçü, eşitlikçi, ekolojik ve dayanışmacı, cinsiyetçi olmayan bir toplum için “Yeşil Ol Solda Kal” demeye devam ediyoruz.
Yeşil Sol Siyaset Umudun Adıdır!
Bu, emeğine, diline, kimliğine, kültürüne, inancına ve ekosisteme sahip çıkarak, hep birlikte barışçıl bir yaşam isteyen insanların umududur.
Bu, bize dair ya da bizi doğrudan ya da dolaylı etkileyecek her kararda bizlerin ortaklığının olduğu katılımcı ve doğrudan demokrasinin umududur.
Ekolojist hareketin, özgürlükçü solun, emek hareketinin, kadın özgürleşme hareketinin LGBT hareketinin, tüm ötekileştirilenlerin hakları için verilen kimlik mücadelelerinin, hayvan hakları savunucularının, nükleer karşıtı hareketin, insan hakları ve barış savunucularının ve gençlik hareketlerinin mücadele geleneğini sürdürüyoruz.
Biz, kalbimizin bir yanı Cerattepe’de atarken, bir başka yanının dünyanın öbür ucunda çalıştırılan çocuk işçilerle attığını bilenleriz. Aynı kalbin, eşzamanlı olarak yeryüzünün her adımında her ötekileştirilen, yok sayılan ve sömürülenle atmasını mümkün kılanlarız.
Solun dünyayı değiştirmek, demokrasiyi geliştirmek, barış içinde eşit ve özgür yaşamak, dayanışmayı çoğaltmak için verdiği tarihsel, devrimci mücadele birikiminin ışığında yol alıyoruz.
Temel hareket noktamız antikapitalizm. Doğayı tahrip eden, eşitsizliğin, sömürünün ve savaşların kaynağı olan kapitalizme karşı verilen küresel mücadelenin bir parçasıyız. İşgal ve savaşları, neoliberal politikaları, sosyal hakların tahrip edilmesini, ekonomik büyüme saplantısını ve tüketim toplumu anlayışını reddediyoruz.
Adaletsizliğin ve eşitsizliğin hüküm sürdüğü bir yerkürede bizler, kuruluşumuz itibari ile 4 Adalet adı altında toplumdaki her kesimi birlikte mücadeleye davet ettik; birlikte mücadele için inadımızı ve çabamızı sürdürmeye devam ediyoruz.
Toplumsal adalet, özgürlükçü, eşitlikçi, ekolojist ve demokrat bir siyasetin yön verici ve düzenleyici ilkesidir. İktisadi adalet, tanınma adaleti, çevre ve iklim adaleti, katılım adaleti sağlanırsa toplumsal adalet de gerçekleşir.
.