Fikri Sönmez Yerel Yönetimler Sempozyumu 14 Ekim 2017 Cumartesi günü İstanbul Taksim Hill Otel’de, Ekim 1979 Ara Seçimlerinin 38. Yılında gerçekleştirildi.
Tam gün süren sempozyuma Fikri Sönmez’in izinden yürüyen değişik kentlerin belediye başkanları ve milletvekilleri konuşmacı olarak katıldı.
Fikri Sönmez’in eşi Nurten Sönmez de sempozyum boyunca bizimle birlikteydi.
Sempozyum, Eş Sözcümüz Eylem Tuncaelli’nin konuşmasıyla başladı; “Bugün, burada nasıl bir yerel yönetim istediğimizi ve bunu gerçekleştirmek için neler yapacağımızı konuşacağız.
Yar yanağından gayri her yerde, hep beraber diyen Şeyh Bedrrettin’in Ortaklar hareketi ile başlayan, Fatsa ile devam eden, Dikili, Çamlıhemşin ve Hopa’da, kayyum atanana kadar Kürt illerinde yaşatmaya çalıştığımız ve bugün Nilüfer’de, Ovacık’da halen süren deneyimlerimiz ışığında geçmiş ile bugün arasında kurduğumuz, bugün ile yarın arasında kuracağımız köprünün temel taşlarını birlikte nasıl oluşturacağımızı tartışacağız.” diyerek başladığı konuşmasını;
“16 Nisan 2017 itibariyle Türkiye yeni bir döneme girdi. OHAL koşullarında adım adım tek adam rejiminin inşa edildiği, yurttaşların yarısının yurttaştan sayılmadığı, demokratik hak ve özgürlüklerin, hukuk devletinin son kırıntılarının da yok edildiği bu dönem aynı zamanda yeni toplumsal dinamiklerin ortaya çıkmasına ve yeni mücadele olanaklarına zemin hazırladı.
Önümüzdeki dönemde, OHAL/KHK uygulamasının kalıcı olduğu görünüyor. Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir siyasi partinin başkanı olması devletle siyasal partinin özdeşleşmesi anlamına geliyor. Bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitiren yargı, muhalefetin sindirilmesi için bir araca dönüştü, yüksek yargı organları partili cumhurbaşkanına bağlandı.
Meclis işlevsizleştirildi, hukuk dışı uygulamaları meşrulaştırmanın aracı haline getirildi.
…
Bugün toplumsal cinsiyetin, ırkın, sınıfın, ulusun paralize edici hiyerarşilerini aşma fırsatlarını ve sistemin radikal kötülüğüne radikal çareler bulmayı konuşacağız.
Doğrudan demokrasi yöntemlerini konuşurken, ömür boyu başkanlık, aday olmak için ödenen yüksek ücretler, siyasi partiler ve seçim mevzuatından kaynaklı zorlukları aşmak için birlikte mücadele etmenin altını çizeceğiz.
…
Bizim hedeflediğimiz yerel yönetim, özgürlüğün, karar alma organları haline gelen halk meclislerinde verili kurumsal form olduğu bir mekanizmadır ve devrimci bir çaba ile toplumsal ekolojinin politikasını oluşturur. Yaşamsal, demokratik kamusal alan yaratma arayışı içerisindedir.
…
Ne istediğimizi biliyoruz. Geçmişten bugüne ve bugünden geleceğe birlikte neler yapabileceğimizi konuşacağımız güzel bir gün diliyorum.
Yerelliği, doğrudan demokrasiyi ve ekolojiyi kendisini mihenk edinen Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına söz, yetki, karar halka diyerek hepinizi selamlıyorum. ” diyerek konuşmasını bitirdi.
Tuncaelli’nin konuşmasının ardından, kolaylaştırıcılığını Nergiz Vasfioğlu’nun yaptığı Fatsa’dan Bugüne Yerel Yönetimler oturumunda Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, HDP Batman Milletvekili Saadet Becerikli ve Fatsa Yerel Yönetim deneyimini yaşamış Pertev Aksakal Terzi Fikri’nin kendilerinde bıraktığı izleri ve yönetim deneyimlerini anlattılar.
Öğleden sonraki Yerel Yönetimler ve Toplumsal Siyaset konulu oturumun kolaylaştırıcılığını Nermin Otlu üstlendi. Bu oturumda Hopa Eski Belediye Başkanı Yılmaz Topaloğlu, Çamlıhemşin Eski Belediye Başkanı İdris Lütfü Melek, Bursa Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Başkanı Fehmi Enginalp, HDP Sözcüsü Osman Baydemir günümüz deneyimlerini anlattılar.
Paylaşılan bütün deneyimler “biz başardık, bundan ötesini de başarabiliriz” duygusunu yaşattı.
Bunların arasında özellikle Nilüfer Belediyesi’nin yönetime kattığı “Mahalle Komiteleri” ve Osman Baydemir’in 2004-2014 yılları arasındaki Diyarbakır Belediye Başkanlığı yaptığı dönem, öncesi ve kayyum atandıktan sonraki dönemi görsellerle anlatması ilgi çekici oldu.
Osman Baydemir, gerçekleştirdiği o kadar çok projeyi anlattı ki bunların büyük çoğunluğu basında ve kamuoyunda neredeyse hiç yer almadı.
“2004’te yerel seçimleri kazanarak başkan olduğumda Diyarbakır ağır göç yükü altında ezilen bir kentti. 1998’de Türkiye’de görülen 800 bin sıtma vakasının 300 bini Diyarbakır’daydı. 2007’de sıtma vakası sıfırlandı, Diyarbakır’a 7 çamaşırhane kuruldu, kapatıldıktan sonra Belediye’ye bırakılan 80 bin metrekarelik Sümerbank Fabrikası “Kent Üniversitesi”ne dönüştürüldü, bu alanın ortasına yaklaşık 60 metrekare üzerine ahşap bir “Güneş Evi” kuruldu. Güneş panelleri olan kendi tükettiği enerjiden fazlasını üreten bu bilimsel yapıda 5 bin ilk ve ortaöğretim öğrencisine eğitim verildi.”
“Seçimle kazandığımız belediyeler OHAL ve KHK’lar ile elimizde alındı” diye devam eden Osman Baydemir, “Bir yıllık OHAL’de tam dokuz kayyum yolsuzluk suçu işledikleri için görevden alındılar. Bizler hakkında yüzlerce dava açıldı. İçlerinden bir tanesi bile akçeli konular üzerine değildir. Tek dava yok, içinde para iddiası olan. Hepsi konuşmalarımızla ilgili…” diyerek konuşmasını tamamladı.
Berlin Mitte Belediye Başkanı Stephan Von Dassel ve Berlin Kreuzberg-Friedrichshain Belediye Başkanı Monika Herrmann Türkiye’deki siyaset gündeminin gergin olması nedeniyle katılamayacaklarını bir mesajla bildirdi. Monika Herrmann’ın mesajı şöyle;
“Sevgili arkadaşlar,
Friedrichshain-Kreuzberg İlçe Belediye Başkanı olarak Sizleri sevgiyle selamlıyor, Fikri Sönmez Yerel Yönetimler Sempozyumu’nuzun verimli geçmesini diliyorum. Şayet yolunuz bir gün Berlin’e düşmüşse, mutlaka Kreuzberg bölgesini ziyaret etmişsinizdir. 60’lı ve 70’lı yıllarda Türkiye kökenli göçmenlerin önemli merkezlerinden olan Kreuzberg günümüzde de çok kültürlü yaşamın en güzel örneklerinden birini sergilemektedir. Küresel siyasetin sorunları çözmektense sorun haline geldiği bir süreçte hiç kuşku yok ki her birimize önemli görevler düşüyor. Hele ki sorunlar tehlikeli boyutlara ulaşıyorsa.
Almanya açısından sorunların en tehlikelisi ırkçılık. Irkçılığın dalga dalga yayıldığı bir süreçte yaklaşık 280.000 nüfusa sahip renga renk ilçemiz alternatif ve hoşgürülü yaşam tarzıyla dimdik ayakta ve muhalif ruhuyla da görkemli bir şekilde direniyor. 2006 yılından bu yana halkın desteğiyle Belediye Başkanlığı’nı Yeşillerin devraldığı bir ilçede farklı bir şey beklenemez zaten. Yaklaşık 4,5 yıldır bu görevi yürüten bir arkadaşınız olarak bunu gururla ifade etmenin yanı sıra bir, iki konuya vurgu yapmak istiyorum:
Yerelde örgütlenme çok ama çok önemlidir. Bu nedenle mutlaka ve mutlaka mahallelerde var olmalıyız, yurttaşlarla dayanışma içinde adımlarımızı atmalıyız. Yeşiller olarak ilçemizde yıllardır bu anlayış içinde çalışıyoruz ve belediye çalışmalarımızı da yurttaşlarımızla ve sivil toplum kuruluşlarıyla kurduğumuz sürekli temas ve ortak akılla yürütüyoruz. Yereldeki örgütlenmenin önemi sadece ilçe belediye işleriyle sınırlı değildir elbette. Arkasında sermaye lobilerin olmadığı biz Yeşiller gibi partiler gücünü ancak ve ancak yurttaşlardan alır.
Bir yandan büyük kampanyalar desteğiyle göz boyama siyaseti yapanlar, diğer tarafta ise bizim gibi ötekileştirilmişlerden, ezilenlerden, hor görülenlerden yana mücadele veren bizler. Bir yandan günüzümün moda değimiyle alternatif bilgilerle, yani bilinçli bir şekilde eksik ve yanlış verilen mesajlarla yurttaşların kafasını karıştıran ve toplumsal bölünmeyi körükleyen siyasi zihniyet, diğer yandan ise birlikte yaşamı, sosyal adaleti ve en önemlisi de gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya için emek veren bizler. Böylesi bir ortamda başarılı olabilmek için bizlerin tek bir seçeneği var: Yereldeki örgütlenme! Dolayısıyla sorunlar ve zulmler ister yerel, ister genel ve küresel kaynaklı olsun, eğer başarılı olmak istiyorsak, ister Türkiye’de, ister Almanya’da, dünyanın neresinde olursa olsun, yerel örgütlenmemizi geliştirmeliyiz.
Bu anlamda sempozyumunuza katılamadığım, sizlerle birlikte olamadığım ve doğrudan fikir alış verişinde bulunamadığım için çok üzgünüm. Bir gün bir yerde görüşme umuduyla hepinizi tekrar sevgiyle selamlıyor ve geleceğe ışık tutacak toplantızın sonuç bildirgesini merakla bekliyorum. Kolay gelsin, başarılar!
Monika Herrmann”
Sempozyum, Nazım Alpman’ın hazırlayıp sunduğu “Fatsa’nın Soyadı Terzi Fikri” belgesel gösteriminin ardından, Prof.Dr. Yüksel Taşkın’ın kolaylaştırıcılığını üstlendiği “Katılımcı Belediyecilik” konulu forumla son buldu.