Irkçılık İnsanlık Suçudur. Komşuma Dokunma!

1955 yılında, İstanbul’un göbeğinde akıl almaz bir trajedi yaşandı. Kıbrıs’taki gerginlikler nedeni ile gazetelerde İstanbul’da yerleşik Rumlara karşı bir kışkırtma kampanyası başlatılmıştı. Bir yalan haberle linç ve yağma başladı. Menderes hükümetine yakın İstanbul Ekspres gazetesinin daha olay gerçekleşmeden iki saat önce, “Ata’mızın evi bombalandı” manşetiyle ikinci baskısını yaptığı, yıllar sonra ortaya çıkacaktı. Tirajı 20 bin civarında olan bu küçük gazete 6 Eylül’de ise tam tamına 290 bin basılmıştı.

Yapılan haberde Selanik’teki Atatürk’ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı yazılıyordu. Bu haberle galeyana gelen kitleler ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi Müslüman olmayan topluluklara ait ev ve işyerlerini yakıp yıkmaya başladı.

Kıbrıs Türktür Cemiyeti, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) ve Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) gibi öğrenci örgütleri, meslek kuruluşları, DP parti teşkilatı, çevre ilçeler ve İstanbul’a dışarıdan getirilmiş olan kitleler 6 Eylül akşamı Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yağma ve yıkımı gerçekleştirdi.

Bu trajedi, sosyolojik ve siyasal hafızamızda 6-7 Eylül olayları olarak yer etti. 2 gün süren olayları başlama bahanesinin sonradan bir derin devlet örgütlemesi olduğu MGK Genel Sekreteri General Sabri Yirmibeşoğlu tarafından açıkça kabul edildi.

Rumların yoğun olarak yaşadığı semtler bu ırkçılıktan nasibini alıyordu. Tahrip edilen işyerlerinin %59’u Rumlara aitken, %17’sinin Ermenilere, %12’sinin Yahudilere ait olması ise olayın ırkçı boyutunu gözler önüne seriyordu.

Resmi kayıtlara göre; 3 kişi öldü, 30 kişi yaralandı. 73 kilise, 8 ayazma, 2 manastır, 1 fabrika 3584’ü Rum yurttaşlara ait olmak üzere 5538 ev ve işyeri yağmalandı, yakılıp yıkıldı. 60 kadın tecavüze uğradı. Gerçek rakamlar ise bunların çok çok üzerindeydi.

Olayların ardından, Türkiye’de yaşayan binlerce Rum, Türkiye’den göç etmek zorunda kaldı. Amaçlanan şeylerden biri gerçekleşmiş oldu. Özellikle Anadolu illerindeki sermaye el değiştirdi.

Bu toprakların kadim halklarından biri daha “tek tip” insan yaratma çabasının kurbanı olmuştu.

Olaylardan sorumlu tutulan herkes serbest kaldı. Selanik’te Atatürk’ün evini bombalayan kişi devlet görevlerine getirildi. Bu ülkede çokça örneğini gördüğümüz şekilde, yaşananlardan solcular ve komünistler sorumlu tutulmaya çalışıldı. Aziz Nesin’in de aralarında olduğu isimlere dava açılırken, tüm bu isimler aralık ayında serbest kaldı.

Başka bir dünyanın mümkün olduğunu, farklılıklarımızla bir arada yaşamanın başarılabileceğini bilen bizler yeni katliamlara izin vermemek için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yeşil Sol Parti olarak barış içinde yaşam hakkını sonuna kadar savunacağımızı söyleyerek komşuma dokunma diyoruz.

6 Eylül 2017

Eylem Tuncaelli – Naci Sönmez

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri 

PAYLAŞ