Koçyiğit’ten E-Reçete tepkisi: Anadilinde sağlık hizmeti vermeyerek Kürt düşmanlığını göstermiş oldunuz

Milletvekilimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit, Sağlık Bakanlığı’nın E-Reçete sistemine Kürtçenin dahil edilmemesine ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Koçyiğit, şunları söyledi: 

Kürtler seçme seçilme hakkını bile kullanamaz hale geldi

Biz 21’inci yüzyılda AKP yönetiminde anadilimizde eğitim, sağlık, adalet, yerel yönetim gibi hiçbir kamusal hizmete ulaşamıyoruz. Kürtler ve diğer bütün farklı halklar açısından anadili, kültürü ve tarihi yok sayan, ısrarla asimile etmeye çalışan, temel yurttaşlık haklarından alıkoyan bir anlayışın AKP eliyle ciddi bir şekilde ilerletildiğini görüyoruz. Öyle bir aşamaya geldik ki artık biz Kürtler seçme seçilme hakkımızı bile kullanamaz hale geldik. İrademiz gasp edildi, yerel yönetimlerimize el konuldu ve bununla birlikte en önemlisi de belediyelerimizin hayata geçirdiği çok dilli belediyecilik hizmetleri de AKP’nin tekçilik zihniyeti nedeniyle sonlandırıldı. Kürtçe tabelalar söküldü, Kürtler açısından nefret objesi olan kişilerin isimleri yer isimleri olarak verildi. Bizim tarihi şahsiyetlerimizin isimleri belediye, park, bahçe, cadde ve sokaklardan kaldırıldı. Çok dilli belediyeciliğin gereği olarak hayata geçirdiğimiz hizmetler sonlandırıldı. Çocuk eğitimi veren çok dilli kreşlerimiz kapatıldı, ALO Şiddet hattımız kapatıldı. Bütün bunları AKP iktidarı yaptı.

Neden Kürtçe sağlık hizmeti vermiyorsunuz? 

Bugün ise yeni bir ayrımcılık ve çifte standart ile karşı karşıyayız. Sayın Bakana biz bütün Meclis görüşmelerinde ve bütçe görüşmelerinde de şunu söylüyorduk: Neden Kürtçe anadilinde sağlık hizmeti vermiyorsunuz, neden bütün anadillerde hizmeti yaygınlaştırmıyorsunuz? Siz de bir Kürtsünüz, Kürtçe ninnilerle büyüdünüz. Kendi ailenizden, anneniz dahil birçok yakınınız anadilinde hizmet alsa kendisini daha iyi ifade edecektir. Bugün siz icracı bir noktadasınız, bir bakanlığın başındasınız. Neden Kürtçe sağlık hizmeti vermiyorsunuz? Bunu sorduğumuzda Sayın Bakanın sessiz kaldığını görüyorduk. Şimdi yeni bir aşamaya geldik. Sayın Bakan yaptıkları ayrımcı uygulamayı bize para ile açıklıyor. “Turistler para getiriyor, turistlerin kendi anadillerinde hizmet almaları önemlidir, iyidir” diyor. Tabii ki her toplumsal kesim ve halk kendi anadilinde hizmet almalıdır ama bunu turistlere para için tanırken ne yazık ki bu ülkenin gerçek yurttaşları için tanımamak bir handikaptır. 

Güney Kürdistan’dan gelen Kürt yurttaşları turist saymıyor musunuz? 

Bu ülkeye sadece Almanya’dan, İngiltere’den, Rusya’dan, Arap coğrafyasından mı turistler geliyor? Yanı başımızda Kürdistan Bölgesel Yönetimi var, yanı başımızda İran var, Doğu Kürdistan Bölgesi var. Güney Kürdistan’dan buraya binlerce, on binlerce turist geliyor ama E- Reçetede yine Kürtçe yok. Siz Doğu Kürdistan’dan gelenleri ya da Güney Kürdistan’dan gelen Kürt yurttaşları turist saymıyor musunuz, paralarını döviz olarak görmüyor musunuz? Yoksa ayrımcı politikaların devamı olarak Kürtçeyi yok saymanız siyasi bakış açınızın sonucu mudur? 

E-Reçete ret  ve inkar politikalarının AKP eliyle uygulanmasının en çarpıcı örneğidir

Bu ayrımcı uygulamaları sadece Sağlık Bakanlığında görmüyoruz. Yerel yönetimlerde AKP’nin 22 yıllık siyasi hayatı boyunca nasıl bir Kürt nefreti yürüttüğünü görebiliriz. Ancak konumuz Sağlık Bakanlığı olduğu için özellikle Afrin üzerinden bunu örneklendirme ihtiyacı duyuyoruz. Afrin işgal edildiğinde oradaki hastanenin Kürtçe olan tabelası indirilmiş, yerine Türkçe ve Arapça olan bir tabela asılmıştı. Bütün bunlar birer semboldür. Bütün bunlar Kürtlerin dilinin, tarihinin ve kültürünün nasıl yok sayıldığının, Kürt dilinin nasıl asimile edilmek istendiğinin açık göstergesidir. Bu ayrımcı uygulamayı sadece turizm üzerinden, sadece sağlık turizmi üzerinden açıklamak gerçekçi değildir. Aslında bu ülkedeki ret ve inkar politikalarının bugün AKP eliyle uygulanmasının en çarpıcı örneğidir. 

Adilinde sağlık hizmeti hakkına bu ülkenin yurttaşlarının sahip olmamasının izahatı yok

Halkımız Kürtçe hizmet alamadığı için, diğer halklar da anadilinde hizmet alamadığı için hiç mi sağlık sorunu yaşanmıyor? Ben bir sağlık çalışanıyım, yıllarca hekimler ile hastalar arasında tercümanlık yapmış biriyim. Sayın Bakan da bir hekim, muhtemelen kendisi de Kürtçe bilmenin avantajlarını hastalarını muayene ederken çokça yaşamıştır. Ama bütün bunları ne yazık ki görmezden geliyor. Bir Rus, İngiliz, Alman ve Arap turistin sahip olduğu anadilinde sağlık hizmeti alma hakkına bu ülke yurttaşlarının sahip olmamasının hiçbir izahatı yoktur. Bunu kabul etmiyoruz. 

Sağlık turizminin rakamları oldukça şişkin

Diğer bir mesele de şu; bunu sağlık üzerinden tartışıyoruz. Bugün sağlık turizminin rakamları oldukça şişkin durumda. Neredeyse bütün hastanelerde sağlık turizmi birimleri açılmış durumda. Çok özel seferler yapılarak yurt dışından paralı hastalar getirilip tedavi ediliyor ama bu ülkenin yoksul yurttaşları MERNİS sisteminden randevu alamıyor. Aylarca telefon başında bekleyerek randevu alamayan TC yurttaşları gerçeği ortada. Ama buna karşılık gittikçe piyasa haline gelen ve sermaye içinde pasta payı büyüyen bir sağlık turizmi gerçeği ile karşı karşıyayız. Avrupa ve Ortadoğu’nun paralı hastalarını getirip bu ülkenin sağlık emekçilerine tedavi ettiriyorsunuz. Peki, bu sağlık emekçileri emeklerinin karşılığını alabiliyor mu? Hayır! Büyük bir sömürü koşulu var. En zor koşullarda üretim yapmaya çalışan sağlık emekçileri gerçeği var. İstifa edip bu ülkeden göç eden hekim ve hemşire göçü gerçeği ile karşı karşıyayız. Tüm bunlara çözüm bulmak yerine sağlığı gittikçe daha fazla piyasalaştıran, ticarileştiren, meta haline getiren, alınıp satılan hizmet haline getiren bir Sağlık Bakanlığı gerçeği olduğunu görüyoruz. Biz bütün bu sürece bütünlüklü bakmak zorundayız.

Halkımızın anadilinde sağlık hizmetini yok saymanıza göz yummayacağız

Kürtçe bu ülkede milyonların anadili. Siz isteseniz de istemeseniz de Kürt halkı anadilini yaşatacak ve bu ülkede eğitimden sağlığa, adaletten yerel yönetimlere, posta hizmetlerinden yayın hizmetlerine kadar bütün haklarını alıncaya kadar sürdürecek. Bu anadili mücadelesini sonuna kadar hem halkımız hem de Yeşil Sol Parti olarak bizler devam ettireceğiz. Halkımızın anadilinde hizmet hakkını yok saymanıza göz yummayacağız. 

Anadilinde sağlık hizmeti vermeyerek Kürt düşmanı olduğunuzu göstermiş oldunuz

Diğer bir mesele de ayrımcılıktır. Bu kadar açık ve net ayrımcılık olduğu halde sanki bu ülkede her şey güllük gülistanlık ve hepimiz sanki bütün haklarımızı kullanabiliyoruz. Sayın Bakanın, AKP sanki ülkeyi uçuruyor ve farklı bir vizyon katıyor da sanki biz bunu çekemiyormuşuz gibi bir tablo çizmesini esefle kınıyoruz. Biz burada temel bir yurttaşlık tartışması yürütüyoruz. Kürt halkının temel anayasal haklarının iadesi tartışmasını yürütüyoruz. Meseleyi getirip tali bir meseleye indirgeyen, bizim bu süreci anlamadığımızı ve karalamaya çalıştığımızı söyleyen yaklaşımı kabul etmiyoruz. Anadilinde eğitim, sağlık kamusal hizmetler bir haktır. Bu hakkı kullanamayan Kürt halkının birlikte yaşama umudunun her geçen gün zedelendiğini, bu ülkede siyaset yapanlar da AKP iktidarı da görmek zorundadır. Biz AKP’ye Kürt düşmanı dediğimiz zaman “Ama bizim Kürt bakanlarımız  var, ama bizim Kürt vekillerimiz var, biz et ile tırnak gibiyiz, bir kardeşiz” gibi argümanlara sarılacaklarına, kaba retçi bir yerden yaklaşacaklarına bütün mevzuatlarına baksınlar. İşte Kürt düşmanlığınızın kanıtı oradadır. Anadilinde hizmet vermeyerek Kürt düşmanlığınızı göstermiş oldunuz, milyonlarca Kürdün yerleşim yerlerinin isimlerini değiştirerek Kürt düşmanlığınızı tescil ettiniz. Bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürdün iradesini yok sayarak, belediyelerini, seçme seçilme hakkını gasp ederek Kürt düşmanı olduğunuzu çok açık bir şekilde gösterdiniz. 

Biz var oldukça haklarımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz 

Siz 21’inci yüzyılda Kürt düşmanlığı ile anılmaya ve bu nefrette boğulmaya mahkumsunuz. Biz bir kez daha bu ülkede yaşayan bütün halklara çağrı yapıyoruz; anadilinde eğitim ve kamusal hizmet ve halkların anayasal statüsü Kürt halkı açısından temel bir haktır. Biz bu hakkı alıncaya kadar da bu mücadelemizden asla ama asla vazgeçmeyeceğiz. Sınır ötesi operasyonlarla, teskerelerle, Kürtlerin varlığını inkar ederek bu süreçten kurtulamayacaksınız. Biz var oldukça, halkımız var oldukça haklarımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

29 Ağustos 2023

PAYLAŞ