OHAL’in KHK’leri, Üniversite ve Belediyeleri Vuruyor!
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Hükümetin, OHAL ilan ederek, Meclisi devre dışı bırakması, Kanun Hükmünde Kararnameler yoluyla ülkeyi yönetme girişimi karşısında, kaygılarımızı ifade etmiş ve hukuka uyularak, toplumsal ihtiyaçlara yanıt verecek demokratikleşme adımlarının atılması gerektiğinin altını çizmiştik.
Ancak Hükümetin ısrarla, toplumun önemli bir kesimini dışlayan, Yenikapı süreciyle oluşturduğu yeni ittifak hukukuna uygun adımlar atarak, Cemaatle mücadele başlığı altında, toplumsal muhalefetin ve demokratik geleceğimizin olmazsa olmazı yapılara ve kesimlere karşı “mücadelesini” de aynı torbaya koyarak yol almaya çalıştığını görmekteyiz.
İktidar, Kanun Hükmünde Kararnamelerle darbecilere karşı mücadele etmek yerine, toplumsal muhalefeti ve muhalefetin aktörlerini susturmayı tercih ediyor. Aralarında barış imzacısı akademisyenlerin de bulunduğu 2346 öğretim görevlisinin ihraç edildiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Anayasa’nın 15. Maddesi, olağanüstü hallerde, uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının kısmen veya tamamen durdurulması veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınmasını düzenlemektedir.
OHAL başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu evrensel hukuktan doğan sözleşmelere aykırı düzenlemeler içeremez. Bugün KHK’larla yapılanların, hem evrensel hukuka hem de Anayasa’ya aykırı olduğu açıktır. KHK’lar ile yapılan düzenlemelerde belirtilen terör örgütü ve yasadışı yapılanmaya yakınlık ve irtibatı cümlesi çok kapsamlı olup idarenin keyfi uygulamalarına zemin hazırlamaktadır.
Bu düzenleme ile siyasi iktidar kendi düşüncesinde olmayan bir kamu personelini, akademisyeni işten çıkarabilmektedir. Bu yeni düzenleme ile kendi düşüncesine yakın olmayan özellikle DBP’li belediyelere kayyum atayabilecektir. Bu seçilmiş kişilere ve onlara oy veren milyonlara karşı yapılacak olan büyük bir siyasi operasyondur.
Daha önce üyelerimizin tutuklandığı, kurucumuz Betül Yarar’ın görevine son verildiği uygulamalar bugün birçok akademisyeni kapsamıştır. Yapılanlar çığırından çıkmıştır. Devre dışı bırakılan parlamenter demokrasi Meclis’i çalıştırarak bir an önce işletilmeli, Anayasa ve uluslararası hukuk kurallarının çiğnenerek temel hak ve özgürlüklerin yok edilmesinin önüne geçilmelidir. Toplumsal muhalefet ve demokrasi güçleri bir an önce harekete geçerek demokrasiye, hukuka ve insan haklarına sahip çıkmalıdır.
Yeşil Sol Parti olarak bir kez daha vurguluyoruz;
Belediyelere kayyum atanması ile ilgili KHK derhal geri çekilmelidir. Halkın iradesine yapılacak olan hukuk dışı uygulamalar ve siyasi operasyonlar kabul edilemez.
Barış İmzacısı akademisyenlere dönük gerçekleşen cadı avına son verilmeli, derhal görevlerine iade kararı verilmelidir.
Eylem Tuncaelli – Naci Sönmez
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri