Ukrayna Sadece Ukrayna Değil

Rusya’nın Ukrayna saldırısı üzerine bir çok değerlendirme yapıldı, yapılıyor. Tarihsel bağlardan, ekonomik çıkarlardan söz eden yorumlar çoğunlukta gözüküyor. Öne sürülen gerekçelerin çoğu doğru, ama Putin’in Ukrayna hamlesini ve bundan sonra deneyebileceklerinin ipucunu veren bir hususu da gözden kaçırmamak gerekiyor: Küresel güç savaşı.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında “tek kutuplu” hale gelen dünyada esas belirleyici güç ABD ve Avrupa’lı müttefikleri oldu. Bu güç, bütün bir dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmek için gerekli gördüğü adımları fazla bir sorunla karşılaşmadan hızla attı. Sovyetler’in mirasının büyük bir kısmını devralan Rusya, o dönemki güçsüzlüğü içinde esas olarak kendisini korumanın dışında pek bir cevap oluşturamadı.
Putin iktidara yükseldikten sonra kendisini yeniden toparlamaya başladığını hissettiği andan itibaren bugün yaşananların ipucunu oluşturan çıkışları ardı ardına gerçekleştirmeye başladı. Putin 2007 Münih konuşmasıyla başlayarak “tek kutuplu” dünyanın egemenleri tarafından kurulan ve “kuralsız bir oyun” olan yeni uluslararası durumu kabul etmeyeceğini açıkça duyurdu. Bugün yaşananlar bu açıklamalarla uyum içerisinde. Rusya Kırım işgali ile ilan ettiği gibi dünyayı yönetmek için yapılan güç savaşına bir oyuncu olarak dahil oldu.
İşte bu nedenle Ukrayna sadece Ukrayna değil, global bir güç çatışmasının parçası; tıpkı Ortadoğu ve Suriye gibi. Ukrayna’da süren savaşın askeri özellikleri, Rus stratejisi, Nato desteği vb. konular, uzmanlar tarafından değerlendirilebilir, ama silahların susup susmayacağının belirlenmesi küresel yaklaşımlara da bağlı olacak.
Rusya’nın Ukrayna gibi açıktan müdahale ettiği ve hiçbir biçimde geri durmayacağını davranışlarıyla gösterdiği Suriye İç Savaşı da bu bağlamda büyük önem taşıyor. Ukrayna cephesinde sakinleşme ve barışa doğru adım atılması halinde gözlerimizi Suriye’ye çevirmeli, hatta bunu şimdiden yapmalıyız.
Türkiye, bu küresel güç oyununda köşeye sıkışmış durumda. Açıktan batı ve NATO yanlısı bir tutum alması, Ortadoğu hesapları bakımından son derece olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ukrayna’nın kendisi ise Türkiye açısından o kadar da hayati değil. Ukrayna’da ortaya çıkacak nihai sonuç ise çok daha önemli, ama bunun hiçbir biçimde Türkiye’ye yaramama ihtimali hayli yüksek. Batı ittifakı veya Rusya; hangisi kazanırsa kazansın Türkiye’nin kendisini sıkışık bir durum içinde bulması muhtemel.
İktidar bloğu bu süreci barış arabuluculuğuyla aşmaya çalışsa da olumsuzluktan kaçınabilmesi ne derece mümkün; bu, kocaman bir soru işareti. Üstelik sorun Türkiye’nin arabuluculuğuyla çözülemeyecek kadar önemli. Kaldı ki görüşmelerde yer alan ve saldırıya uğramış Ukrayna tek başına karar verebilecek bir konumda değil. Putin’in “Ukrayna’nın İstanbul görüşmelerinde verdikleri sözlerden vazgeçtiği” açıklamasını bir de bu gözle okumak gerekir.

PAYLAŞ