Yeşil Sol Parti: Nükleere İnat, Yaşasın Hayat!

26 Nisan 1986’da, Hiroshima ve Nagasaki’den sonra dünyanın bugüne dek gördüğü en büyük nükleer felaket yaşandı: Çernobil.

 

Çernobil gibi etkisi kestirilemeyen bir nükleer felaketle insanoğlunun nasıl başaçıkacağı o gün de bilinemedi bugün de hala bilinemiyor. Radyasyon bulutları Avrupa Kıtası’nın diğer ucuna İsviçre’ye varana kadar kaza dünyadan saklandı. Faciayı Dünya ve Türkiye duyduğunda çoktan yağmur olup yağmıştı Karadenizin insanına fındığına ve çayına. Politikacılar herzamanki gibi kendi bildikleri yoldan felaketin üzerini örtmeye çalıştı. Bakanlarımız bize “Tehlike yoktur çayı için fındığı da yeyin” dediler.

 

Dünya üzerinde milyonlarca insan bu felaketin etkilerine maruz kaldı. Yetişkinlerde tiroid kanserine rastlanma oranı kazadan sonra ciddi bir artış gösterdi. Birleşmiş Milletler tarafından 2011 yılında yayımlanan bir rapor, Çernobil bölgesinde 6000 kadar çocuğun tiroid kanserine yakalandığını ortaya koydu. Çok büyük tarım ve yerleşim alanları radyasyonla kirlendi. Ülkemizde de Karadeniz ve Trakya insanı o günden beri kanserle boğuşuyor. Türkiye’de de Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ve Pediatri Ana Bilim Dalları’nda yapılan çalışmaya göre lösemi vakaları, 1986 öncesi %0,7’den, 1986 sonrası %2’ye çıktı. Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 1984 yılında yüz binde 19,2 olan kanser vakaları, 96 yılında yüz binde 63,46 olarak bildirildi.

 

Bu felaketin mimarı olan Rus Rosatom Firması Türk Hükümetiyle yaptığı anlaşma gereği, ülkemizde Mersin Akkuyu’da da nükleer santral kuracaktır. Rosatom şirketi felaketten önce, Çernobil’in en ileri teknolojiye sahip olduğunu iddia ediyordu. Firma Avrupa Birliğince onay almadığı VVER-1200 nükleer reaktör tipini Mersin Akkuyu’daki nükleer santralde kullanacak. Hem bu kadar sonuçları öngörülemez risklerle dolu bir Nükleer Santral Projesi’nin, hem de bu kadar kötü sicili olan bir firmaya yaptırılıyor olması ülkemiz adına kabul edilemez.

 

Bize Çernobil Faciası olduktan sonra “Tehlike Yoktur” yalanını söyleyenler, bugün farklı yüzler ve bedenlerle aynı yalanları, kurmayı planladıkları Akkuyu, Sinop ve İğneada NGS projeleri için de söylemeye devam ediyorlar.

 

Türkiye’nin Rosatom Firması’nın, ya da başka bir şirketin yapacağı nükleer santrale ihtiyacı yoktur. Hükümet, halkın istemediği, tehlikelerle dolu bir nükleer santral kurmak yerine, enerji verimliliğine ve yenilenebilir enerjilere yönelmelidir.

 

26 Nisan 2017

Eylem Tuncaelli – Naci Sönmez

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri

PAYLAŞ