Yeterli önlemler alınarak okullar mutlaka açılmalı ve açık tutulmalıdır!


(Yeşil Sol Bülten 2. Sayısı)
Yeterli önlemler alınarak okullar mutlaka açılmalı ve açık tutulmalıdır!
Eğitim temel olarak bilginin ve kültürün aktarımı yoluyla bireylerin toplumsallaşmasını sağlar. Bu, öğrenci, öğretmen, veli ve diğer bileşenlerle birlikte uzun erimli bir süreçtir ve karşılıklı etkileşimle gerçekleşir. Bu işlevi eğitimi, bir yanıyla bugünün çocuklarının ve gençlerinin toplumun bir parçası olmalarını sağlayan, diğer yanıyla toplumu yarına hazırlayan önemli bir faaliyet alanı haline getirir.
Dünyayı saran Covid 19 salgınıyla birlikte eğitimde yüz yüze etkileşim süreci oldukça geriledi. Ülkemizde 13 Mart 2020 tarihinde Covid 19 nedeniyle yüz yüze eğitime ara verildi ve o günden beri okullar neredeyse hiç açılmadı.
2021-2022 eğitim-öğretim yılı, eğitimciler için 31 Ağustos’ta, öğrenciler için 6 Eylül 2021 tarihinde başlıyor. M.E.B. tarafından yapılan açıklamada okullarımızda 6 Eylül’den itibaren bütün sınıf düzeylerinde tam zamanlı şekilde eğitim-öğretimin başlayacağı duyuruldu.
Aslında okulların açılmasını, yüz yüze eğitimin başlamasını bakanlık bürokratlarından çok öğretmenler, öğrenciler ve veliler istiyor. Uzun süreden beri gerekli önlemlerin yeterli şekilde alınması koşuluyla okulların açılması gerektiği Eğitim Sen tarafından da dile getiriliyordu.
M.E.B. tarafından alındığı belirtilen önlemlerin tümü sadece “maske, mesafe, temizlik” olarak ifade edilmektedir ki okulların mevcut haliyle açılması durumunda mesafe ve temizlik önlemlerinin gereği gibi uygulanabileceği de şüphelidir.
Daha önce defalarca söylediğimiz gibi temel önceliğimiz, eğitimin okullarda yüz yüze yapılmasıdır. Fakat bu yapılırken bir salgın yokmuş gibi davranılırsa, kısa süre sonra okullar tekrar kapatılmak zorunda kalınabilir. Onun da ötesinde salgını yok saymak, salgın yayılımını kontrolden çıkaracağı gibi ölümlere de yol açabilir.
Çoğu bu güne kadar alınmamış olsa da gerekli önlemleri almaya başlamak için henüz çok geç değildir. Okulların açılma süreci ilerletilirken M.E.B acil olarak şu sorunların çözümü konusunda ciddi adımlar atmalı ve yaptıkları konusunda kamuoyunu düzenli olarak bilgilendirmelidir:
 Okulların mevcut fiziki kapasitesi, salgından önceki dönemle aynıdır. Bu kapasiteyle değil salgın koşullarında, normal zamanlarda dahi sağlıklı eğitim yürütmek olanaksızdır. M.E.B. çok hızlı bir şekilde bina ve derslik sayısını artırmalı, fiziki kapasiteyi geliştirmelidir.
 Mevcut durumdaki kalabalık sınıflar, hem sağlık açısından hem de eğitim öğretim açısından büyük sorunlara yol açmaktadır. Sınıf mevcutlarında seyreltilme yapılmalıdır.
 Sınıf sayılarının artması, öğretmen ihtiyacını da beraberinde getirecektir. Hemen yeterli sayıda öğretmen ataması yapılmalı ve öğretmen açığı kapatılmalıdır.
 Okullarda yardımcı hizmetler sınıfında yeterli sayıda personel istihdam edilmelidir.
 Her okula revir ve müşahede odası kurulmalıdır. Belli sayıdaki okullar bir araya getirilerek oluşturulan bölgelerden her biri için bir sağlık görevlisi istihdam edilmelidir.
 Öğretmenlerin yaklaşık % 30’u henüz iki doz aşı olmamıştır. Aşılanma oranını yükseltmek için okullarda aşı ekipleri görevlendirilmelidir.
 PCR testi yaygın biçimde uygulanmalı, aşı olup olmadığına bakılmaksızın çalışanlara haftada bir, öğrencilere haftada iki kez test yapılmalıdır.
 PCR testleri için okullara sağlık ekipleri yönlendirilmeli, test için numuneler okullardan alınmalıdır.
 Okullar sağlıklı çalışma alanı haline getirilmeli, yeterli miktarda ödenek gönderilmeli, öğrenci ve çalışan sayısına yetecek kadar temizlik malzemesi, dezenfektan sağlanmalıdır.
 15 yaş üstü çocuklardan aşı olmayanlarla ilgili takip ve yönlendirmenin nasıl yapılacağı açıklanmalıdır.
 Aşılamada 15 yaş altına inilmediği için okulların açılması bu yaş gruplarındaki çocuklar riske açık hale getirmektedir. 15 yaş altı çocuklarda günlük ders sayısı yarıya indirilmelidir.
 Halen normal şekliyle uygulanacağı açıklanan ders süreleri azaltılmalı, teneffüsler uzatılmalıdır.
 Özellikle salgınla geçen döneme yönelik psiko-sosyal çalışmalar yapılmalı, travmatik olaylar yaşamış çocuklara özel program uygulanmalıdır.
 Kaybedilen iki yıllık süreç gözetilerek öğrencilerin okulla bağını güçlendirecek yeni çalışmalar sürdürülmelidir.
 Eğitim öğretimde sınav odaklı yaklaşımdan vazgeçilmelidir. Okullar çocuklar ve gençler için yarış atı çiftliği pozisyonundan çıkarılmalı, onları hayata hazırlayan bir yer haline getirilmelidir. Birçok öğrenci ve çalışanın salgın nedeniyle yakınlarını kaybetmiş olabileceği dikkate alınmalıdır.
 Salgının hızla arttığı dönemlerde bile ilk önce okullar sağlıklı koşullar yaratılarak, tedbirler alınarak mutlaka açık tutulmalıdır. Okulların çocuklar ve gençler için sadece akademik ortam olmadığı; arkadaşlık ilişkileri, akran iletişimi, etkileşimi vb. duygusal-psikolojik boyutların yaşandığı yer olduğu unutulmamalıdır.
 Başta eğitim sendikaları olmak üzere, eğitimin bütün bileşenleriyle koordineli hareket edilmeli ve karşılıklı bilgi akışının sağlandığı sağlıklı bir süreç işletilmelidir.
Sıraladığımız önlemlerin bir kısmının hemen, bir kısmının zaman içinde hayata geçirilebilecek nitelikte olduğunun farkındayız. Eğer salgınla mücadele konusunda söylediklerinde samimiyse M.E.B.’nin bu konularda hemen bugün işe koyulması ve açılacak olan okulları da açık tutması gerekir.
Hiç kimsenin ne okulları aç-kapa oyuncağına çevirerek milyonlarca çocuğumuzun geleceğini umutsuzluğa ve belirsizliğe sürüklemeye, ne de salgın koşullarında “mış gibi” hareket ederek öğretmenlerin, öğrencilerin, çalışanların ve hatta velilerin hayatlarını tehlikeye atmaya hakkı var

PAYLAŞ