Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Yılmaz Uzun’un cenazesinin kutu içinde ailesine teslim edilmesini meclis gündemine taşıyarak, bu insanlık suçuna imza atanların tespit edilmesi, yargılanması, ölülere yönelik her türden şiddet ve ihmalin açığa çıkarılması, cenazelerin uygun biçimde defnedilmesi önündeki bütün engellerin kaldırılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Geçtiğimiz 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, 2020 yılındaki bir hava saldırısında yaşamını yitiren Yılmaz Uzun’un cenazesi ailesine kutu içinde teslim edilmiştir. Hukuki, politik, ahlaki, inançsal düzeylerin hiçbirinde kavranamayacak bu vahşet, cenazenin layıkıyla defnedilmesinin engellenmesi ile sürmüştür. Bu insanlık suçuna imza atanların tespit edilmesi, yargılanması, ölülere yönelik her türden şiddet ve ihmalin açığa çıkarılması, cenazelerin uygun biçimde defnedilmesi önündeki bütün engellerin kaldırılması ve benzer bir vahşetin bir kez daha yaşanmaması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddesi gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
GEREKÇE
Türkiye’de ölülere yönelik çok yönlü şiddet uzun zamandır farklı biçimlerde yaşanmaktadır. Özellikle çözüm sürecinin sonlanması sonrasında yaşanan çatışma ortamında ölülere ve yakınlarına yapılan eziyetler artmıştır. Çatışmalarda hayatını kaybedenlerin cenazelerinin aileleri tarafından alınamaması, morglarda bekletilmesi, DNA test sonuçlarının aylarca kimi zaman yıllarca çıkmaması, bu cenazelerin kimsesizler mezarlıklarına defnedilmesi; defin merasimlerinin ve dini vecibelerin yerine getirilmesinin engellenmesi, ölüler için adalet talep edenlere soruşturmaların açılması, kimi zaman bu cenazelerin camilere alınmaması, mezarlıkların tahrip edilmesi, yasların yasaklanması, hatta cenazelerin mezarlıktan çıkarılması ve son olarak Erzurum’da yaşandığı gibi cenazelerin kutu içerisinde aileye teslim edilmesi şeklinde vahim gelişmeler yaygın biçimde yaşanmaktadır.
Geçtiğimiz 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, 2020 yılında hava saldırısında yaşamını yitiren Yılmaz Uzun’un cenazesi ailesine kutu içinde teslim edilmiştir. Uzun’un ailesi çocuklarının yaşamını yitirdiği 2020 tarihinde kan örneği verdiğini ve sonuçlarının çıktığını, ancak buna rağmen cenazenin kimsesizler mezarlığına defnedildiğini ifade etmiştir. Aradan geçen üç yılın sonunda ise cenaze aileye bir kutu içerisinde teslim edilmiştir. Ancak yaşanan şiddet sarmalı bununla da bitmemiş, Uzun’un cenazesinin dini ritüellere uygun biçimde defnedilmesi kolluk gücü tarafından engellenmiştir. Cenaze aileye teslim edildikten sonra, cenazenin defnedileceği Erzurum ilinin Tekman ilçesine bağlı Bastok (Çukuryayla) köyü ablukaya alınmıştır. Askerler köyün muhtarını arayarak camide cenaze namazı kılınmasının yasaklandığını iletmiştir. Köyde asker evlerin önünde durarak köylülerin defin törenine ve yasa katılması engellemiştir. Üç gün boyunca köyün camisinde ezan okunmamıştır. Partimizin Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın da içinde olduğu heyetimiz bu şiddet sarmalına yerinde tanık olmuştur.
Cenazelere yönelik yaşanan şiddet ölülerin dini, insani ve hukuki haklarının, yakınlarının ise yas tutma haklarının çiğnenmesine neden olmaktadır. Kamuoyunu dehşete düşüren cenazelere yönelik eziyetler, toplumun barış umudunu ve bir arada yaşama duygusunu derinden sarsmaktadır. Cenazelerin uygun biçimde defnedilmesinin engellenmesi hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamaz. Cenazelerin kargo ile ailelere gönderilmesi normalleştirilemez. Hiçbir şiddet pratiği ise ailelerin ve halkın cenazesini sahiplenmesinin önüne geçemez. Bu amaçla Yılmaz Uzun’un cenazesine yönelik şiddet suçunu işleyenlerin tespit edilmesi ve yargılanması, ölülere yönelik her türden suçun tespit edilerek kaydedilmesi ve bu süreçte adaletin sağlanması amacıyla bir araştırma komisyonunun kurulması elzemdir.
6 Eylül 2023